39.Bölüm

7.1K 371 36
                                    

Hey! Nassınız, halinizi hatrınızı sormayı unutuyorum. Sevgili var mı ayol? Tamam bu kadar cıvıklık yeter. Kendimden soğuyorum. 😒

Bol bol yazım yanlışı olabilir çünkü telefondan yazıyorum.

İyi okumalar, salyalı öpücükler

Odaya girince yedi veya sekiz polis bir masada oturmuş bir şey konuşuyorlardı ama biz içeri girince sustular. Bari konußtuģunuz gizli kapıyı kilitleyin.

"Ne oldu çocuklar?" Barış'ın sesi diğerlerinin yanında sertti. Vaaaaaaay hava yapıyor abimiz.

"Barış abi dün Arda Deniz'in evine  gelmiş." Kıvanç senin niye sesin sert be kardeşim, sen de mi polis olacaksın. Barış abi hemen ayağa kalkıp kapıyı gösterdi, tabi bizde tıpış tıpış gittik. Odadan  çıkınca Barış sırtını duvara yasladı, ellerini başının iki yanına koydu. Ne oldu şimdi?

"Tamamen aklımdan çıkmış. Özürdilerim çocuklar." Iyi bok yedin unuttun!

"Ben hava alıp geleceğim." Herkes kafasını olumlu anlamda salladı. Karakoldan çıkıp bizim okulun oraya yürüdüm, amma uzakmış.  Okulun önüne gelince kapının ordaki kızlara gülmeden edemedim. Niye bir okul gidin başka yere. Harcanıyorsunuz burada. Ayıp!

Kızların yanına gidip merzkla bakmaya başladım. O anlamda değil! "Burada harcanıyorsunuz." Hepsi bana bakıp küçümsercesine süzdü.

"Senin takıldıgın barlarda takılmamızı mı istiyorsun? Şanın kalmaz ama onu söyliyelim, sonra gelip ayaklarımıza kapanma." Seslice kahkaya attım. Okuldan kahkahamı duyan bazıları pencereden başını uzatmış. Selen Reis geldi diye bağırıyorlar. Hepsine el sallayıp kızlara döndüm.

"Şans isteyen kim? Ve o leş ayaklarına kapanacağımı düşünüyorsan yazık sana. Ama takıldığım yerler sizin yaşınıza uygun değil." Göz kırpıp havalı havalı gidecekken kız kolumda  tuyup kendine çevirdi.

"Hangi barmış o?" Sinsice gülümseyip kıza baktım.

"Hani şu kaçak barlardan biri, buraya uzak ama ismini duyuşsundur, işte orası git olmayan şanımı yok et." Kıza göz kırpıp okula girdim. Herkes sınıftan çıkmış bana şaşkınca bakıyordu. Bazıları 'bu kız öldü zannetim ben' diyorlardı. Vay be helvamı da yemişsinizdir siz. Ah helvada olsa yesek, çayla ne iyi giderdi. Acıktım ben ya.

Sınıflara girmeden doğruca kantine indim. İki tane piko alıp yemeye başladım. Kantin girişinde mustafayı görünce kaşlarım sinirle çatıldı. Bunun burada ne işi var!

"Naber Selen?" Gözlerimi kısıp onu süzmeye başladım. Aynı sevimsizliği ile karşımdaydı.

"Senin burada ne işin var?"

"Eski okulumdan buraya transfer oldum diyelim. Hayırdır sen de okula hiç gelmiyorsun?"

"Seni ilgilendirmez!" Mustafa kollarını göğüs hizasında birleştirip bana küstahça bakmaya başladı.

"Bakıyorum hala hırçınsın."

"Ne diyorsun oğlum sen!" Tehditkar bir adımla Mustafa'ya yaklaştım.

"Diyorum ki Selen. Anan!" Bu nasıl bir cümle lan. Tamam gülmiyeceğim.

"Düzgün konuş!"

"Konuşmazsam ne olucak küçük şeytan!?" Hadi şimdi düşün... Hah buldum.

"Seni buradakilere dövdürtürüm. Kendim bile kasamam. Mazallah tırnaklarım kırılır falan." Mustafa muzipçe sırıtıp ağzını açmıştı ki kantinin girişinde diğer mustafa gözüktü. Diğeri dediğim parktayken kavgada teyze(!) ile beni ayıran. Ama ben ona musti diyeceğim.

Erkek Lisesi Where stories live. Discover now