FİNAL- Gözlerini göreyim, kalbimde menekşeler açsın.

1.8K 185 86
                                    

*Baekhyun*

Aradan aylar geçmişti. Dört ya da beş ay tam emin değilim açıkçası ama bu süre zarfında Chanyeol içimden yeni bir Baekhyun çıkarmış, kabuğumdan kurtulmamı sağlamıştı.

Artık eski pişmanlığım yoktu mesela. Kabuslar yoktu. Huzursuz geceler yoktu. Yatağa her girdiğimizde birbirine çarpan dudaklarımız, uyumadan önce gördüğüm lila irisler vardı hayatımda.

Arada bir şehre iniyorduk mesela ama ben artık evde durmayı daha çok sever olmuştum. Chanyeol her sabah benden ayrılırken dudağıma bir öpücük konduruyor, akşam geldiğinde de saçlarıma. Böyle seviyordu beni.

Bir iki ay öncesinde itiraf etmiştim ona, onu sevdiğimi. Ekimin'in sonu, Kasım'ın başlarıydı. Soğuk soğuk esmeye başlayan ormandaydık.

Benden bir kaç adım ileride yürüyen uzun bedenin ardından bakıp derin bir nefes aldım ve iyice sarıldım yün hırkama. Adımlarımı hızlandırdım. Koştum hatta. Chanyeol'un büyük adımları vardı.

"Chanyeol bekle!"

Uzun beden olduğu yerde durup bana döndüğünde sırıttım utangaç bir şekilde. İşten geldiği gibi gözünden attığı lensleriyle beraber gözününün güzel rengi bir manzara misali sunulmuştu bana.

Parmaklarım ucunda yükselip giydiği ceketin yakalarını kavradım. Dudaklarımı kurumuş dudaklarına bastırdım. Dünyam rengarenk oluyordu bu dudaklarda. Göz kapaklarımın arkasına saklandığım karanlık yok oluyordu. Gökkuşağı çıkıyordu resmen.

"Seni seviyorum. " diye mırıldandım. "Seni seviyorum Chanyeol."

Anında vücuduma dolanan kolları ve beni kucağına alıp döndürmesiyle beraber kahkaha attım. Ah be Chanyeol, henüz cesaretin olmasa da aşığım sana.

Şimdi ise çok daha mutluyduk. Ocak ayının ortasındaydık. Evin çevresi bembeyaz olmuştu. Dışarı çıkıp kar ile oynamak için sabırsızlanıyordum ama bunu tek yapmak da istemiyordum. Chanyeol hala işten gelmemişti.

Burnuma dolan koku ile beraber gülümseyerek mutfağa girdim. Hizmetçiler bana selam verdiklerinde onlara da gülümseyip tezgahın üzerindeki eldivene uzandım. Fırın eldivenini elime geçirip hizmetçi kızlardan birisinin hazırladığı yere fırından çıkardığım tepsiyi yerleştirdim.

Kokusu tüm mutfağı sarmıştı. Chanyeol çikolata parçacıkları olan kurabiye, kek ne varsa hepsini seviyordu. Eh bir pastacı olarak nişanlıma bunları yapmak da bana düşüyordu elbet.

Evet evet, nişanlanma durumu da vardı. Aralığın 19'uydu.

"Baek, sevgilim."

Mutfakta süslediğim pastayla uğraşırken beline dolanan kollarla yerimden sıçrasam da Chanyeol olduğunu anladığım vakit ona doğru yaslandım. Kolları karnıma dolanmış, çenesi omzuma yaslanmıştı. Başımı yan çevirip yanağını öptükten sonra krema ile ilgilenmeye devam ettim.

"Beni kapıda karşılamadın." sahte bir kırgınlık ile söylediğinde arkamdaki beden dönüp yeniden yanağını öptüm.

"Dalmışım, sevgilim. Üzgünüm. "

Chanyeol ne kadar sinirlendiğimi bilse bile pastanın üzerindeki kremayı parmaklayıp tattığında sinirli sinirli ona baktım.

"Ya ama Chanyeol!"

Omuz silkip bir parmak daha aldığında ve bu defa parmağını bana uzattığında elbette kabul edip parmağın etrafındaki kremayı dilimle temizlemiştim.

VELVET #Wattys2017Where stories live. Discover now