Alexandrite *Before starting-3*

1.9K 201 82
                                    

Saat sabaha karşı dörttü. Yeryüzünün bulunduğum kısmı güneş ışınlarından bir haberdi.

Sürücü koltuğunda bulunduğum siyah Mercedes Benz G63 AMG , orman yolunda sıkıntısız ilerliyordu. Vakti geldiğinden şimdi biriciğimi şehrin kirli havasından kurtarmaya gidiyordum. Onu alacaktım, Baekhyun ve ben ormandaki evimde mutlu bir hayat sürecektik.

Bu güne kadar nasıl sabretmiştim inanın tek bir fikrim bile yoktu. Onu alacağım günü eski ceviz ağacından yapılmış çalışma masamın üzerindeki takvime işaretlemiş ve resmen gün saymıştım.

İstediğim anda alabilirdim evet ancak her şeyin bir zamanı var diye büyükler boşuna demezler. Her şeyin bir zamanı vardı.

Hava biraz esiyordu. Ağustosa yeni girmiştik ancak ormanda sabah esintisi hakimdi, sorun değildi. Sürücü mahaline ait camı açmış dirseğimi dışarı yaslamıştım.

Gece bir gram bile uyumamama rağmen uykum yoktu. İçimdeki çocuksu heyecan sanırsam bunu göz ardı ettiriyordu.

Sonunda şehre inen yola çıktığımda altımdaki aracı hızlandırdım. Bekleyen bir melek vardı. Tabi onun bundan haberi yoktu, orasını şimdilik katmayalım.

Camı kapatıp hızlandığımda şehre az kalmıştı. Ormandaki evimden şehir bir buçuk saat kadar sürüyordu. Bu kadar uzakta yaşamam sorun değildi, işim olmadığı sürece şehre inmeyi aklımdan bile geçirmezdim. Konu Baekhyun olmasa güneşin doğuşunu odamdaki balkondan izlemek yerine kesinlikle yollara düşmezdim.

Uzun ve sessiz geçen yolculuğum boyunca içimi dolduran düşüncelerin tamamı onunla alakalıydı. Byun Baekhyun. Onu nasıl sevmiştim ya da onu nasıl bu denli sevmiştim asla sorgulamadım. Sorgulasam bir çıkmazla baş edemezdim. İnanın, Baekhyun ben seveyim diye yaratılmıştı.

Arabam sonunda şehrin kirli sokaklarına girdiğinde gözüm kapalı bile bulabileceğim adrese, Baekhyun'un çatı katının bulunduğu binaya ulaştı. Saat beşi çeyrek geçiyordu.

Siyah aracımı binanın önüne park ettim. Motoru durdurduğumda bir kaç saniye üç katlı binayı süzmüştüm. Arabadan inip anahtarı kumaş pantolonumun cebine sıkıştırdım. Binanın aralık kapısından içeri girip merdivenleri tırmandım.

Baekhyun'un çatı katı dairesinin önüne geldiğimde cebimden evin anahtarını çıkardım. Baekhyun o kadar saftı ki, ben anahtarlarını aldığımda onları kaybettiğini düşünüp yedek anahtarlarını kullanmaya başlamıştı.

Anahtarı sessizce yuvasına takıp çevirdim. Eski kapı gıcırdamadan açılmıştı neyseki. Kapı aralığından süzülüp içeri geçtim. Evi her zaman olduğu gibi şimdi de topluydu. İki odalı olan evde yerini bildiğim yatak odasına girdim. Baekhyun tek kişilik yatağında mavi pikesine sarılmış uyuyordu.

Kumaş pantolonumun arka cebine yerleştirdiğim paketi çıkardım. Plastik poşeti açıp içindeki Baekhyun'un bayıltıcak olan spreyle ıslanmış gazlı bez vardı. Uyuyan bedenin yanına yaklaşıp dağınık şekilde yattığı yatağın kenarına oturdum.

Baekhyun'un saçlarını okşarken biraz kıpırdandı ardından gözlerini açtığında çığlık atmak için dudakları da gözlerine eşlik etmişti. Sakin davranıp elimdeki gazlı bezi ağzına, burnuna kapattım.

Bir. İki. Üç. Dört. Beş. Altı. Baekhyun çırpınmayı kesip kendini kuvvetli uykunun ellerine bıraktı.

Dolabının üzerine konulmuş kahverengi ufak valizi oradan aldım. Baekhyun'un asla onlarsız yapamam diyeceği bir kaç malzeme vardı ve ben uzun bir zamanımı ondan habersiz ona adamışken bunların ne olduğunu çok iyi biliyordum.

Yatağın üstündeki peluş köpeği, dudakları çatlamasın diye kullandığı dudak kremini, okuma gözlüğünü ve bir kaç eşyayı daha ufak valize koydum. Baekhyun'u mavi pikesine sarıp kucakladım. Valizi de bir yandan almıştım. Ufak bedeni taşımam için kesinlikle bir yük sayılmazdı.

Binadan çıktığımda güneş henüz doğmaya başlıyordu. Baekhyun'u aracımın arka koltuğuna yatırdım. Elimdeki çantayı da ön koltuğa yerleştirdiğimde şehirde uğrayacak tek bir durağım kalmıştı.

Baekhyun'un çalıştığı pastane.

Ufak, şirin dükkanın önüne aracı çektim. Motoru durdurmadan indim ve ön cebime daha önceden yerleştirdiğim sözde Baekhyun'un istifa mektubunu kapının altından dükkanın içine gönderdim ve şehirden ayrılmak adına sürücü koltuğuna yeniden yerleştim.

Artık Baekhyun ile Mutlu bir hayat süreceğimiz evimize gitmek için hiç bir engel yoktu.

Son kez dikiz aynasından uyuyan güzelliği kontrol edip gaza yüklendim. Bir an önce şehirden ayrılmak ve çam ağaçlarının kokusuyla sarmalanmış evime dönmek istiyordum.

****
Bu da sondu ~ artık normal bölümlere geçebileceğiz ^^

- Melody

VELVET #Wattys2017Where stories live. Discover now