Henüz beni görmeni istemiyorum

1.4K 170 31
                                    

"Henüz beni görmeni istemiyorum. "

Kalın tınısı banyo duvarlarına çarpmış ardından bana ulaşmış gibiydi. Parmaklarını yanaklarımda hissettiğimde irkildim. Büyük bir bedene sahip olduğunu beni kolayca taşımasından anlıyordum zaten ancak şimdi yanaklarımda dolaşan iri parmaklar nedensizce güven işliyordu tenime.

"Neden?" Sorumu kısaltarak yenilediğimde ve o parmaklarını yüzünden çektiğinde hala o parmakları yerine istiyordum.

"Kadifeyi sever misin Baekhyun?" Bir süre oluşan sessizliğin ardından yeniden kulaklarıma kalın sesi dolu.

Kadifeyi sever miydim? Konumuz ile alakası neydi bunun?

"Ne alaka?"

"Kadifeyi sever misin?" Tekrar kararlılıkla sorduğunda evet anlamında başımı salladım.

Evet severdim. Kadife güzeldi. Elinizde hoş bir his bırakırdı. Ben parmaklarımı kadifeye dokundurttukça tekrar dokunmak isterdim. Parmaklarımla kumaşın üzerinde terse gidip iz bırakmayı severdim. Kadifeyi severdim.

"Ben her şeyin kadife tonunu severim Baekhyun. Ama bir tek senin kadife tonuna aşığım küçüğüm. Şimdi kendimi gözlerinden kadifelerin arkasına saklıyorum. En azından böyle sev beni diye. "

Aldığım nefesi duyduklarımla beraber geri veremez hale gelmiştim. Bu, fazla ağır değil miydi? Birisini Nasıl kadifelerin arkasından sevebilirdim?

"Ruhum kadife olmuşken benim, sizi Nasıl severim Bay Park?"

Bir kaç saniye banyo sessizleşti. Onu şaşırttığımı düşündüm. Afallamış gibi hissettim.

"Bay Park?" Soru hitabı doldu kulaklarıma. Yanlış bir şey mi söyledim diye düşünüyordum. Hizmetçiler böyle demişti. Bay Park.

Ben yanlış bir şey yapıp yapmadığımı düşünürken banyo duvarlarında yankılanan bir kahkaha geldi derin bir sesten. Gülüşü kulaklarıma bayram ettirdi ve zihnime yerleşti bir kaç saniyede.

Bedenim çevremde oluşan şeylere benden bağımsız tepkiler vermeye, zihnim ise karşısındaki sesi derinden kopup gelen adama alışmaya başlamıştı. Kaçırılmamın ve tahminimce bir kaç saat önce yaşadığım korku verici anların heyecanı ile yükselen adrenalinim düşüşe geçmişti kahkahasının notalarını dinlerken. Sanki bir piyanonun nota defterinden alınmış gibi geliyordu kulağa kahkahası.

İşin olur olmadık kısmı ise benim son günlerde yaşadığım olayları ele almayı bırakın aklıma doldurmazken, soğumaya yüz tutmuş bu küvette, gözlerime kadife bir kumaşı bağlamış otururken bu güzel sesli adamı, görmeden de olsa düşünüyor olma konumuna gelmiş olmamdı. (Siktim beyninizi.)

"Hizmetçilerden mi duydun bunu?" Aklımdan geçirdiklerimi bir kenara ittirdi sorusu. Ağzımı açmaktansa yine başımı onaylar şekilde sallamayı yeğeledim.

"Tekrar söyle. " nemli parmaklarının benim dibi kum dolu saçlarımın arasında dolaştığını hissettiğimde tüm bedenim sanki buz yutmuşum gibi titredi. Saçlarımdaki elinden cesaret alarak araladım dudaklarımı.

"Bay Park?"

Hemen ardından saçlarımı düzelterek ayrıldı parmakları benden. Kısa bir an geri gelsin ve hiç bırakmasın saçlarımı okşamayı diye bir istek dolaştı zihnimin köşesinde. Ancak büyümeden ayakkabımın ucuyla ezdim o düşünceyi.

Tahta zemine bir şeyin sürtüldüğünü hissettim. Bay Park benden uzaklaşmıştı.

"Su soğumadan güzelce yıkan Baekhyun. İşin bittiğinde bana seslen." Keyifli gelen sesi ardından adım sesleri duyuldu. Sonra da kapının açılıp kapanması.

VELVET #Wattys2017Where stories live. Discover now