(M) Ateşimin kaynağı Chanyeol'du, ben sadece yansıyan bir ışık hüznesiydim

2K 168 40
                                    

Ağzımı aralayıp dakikalarca denememe rağmen bir çığlık atmayı bile başaramıyorum. Dudaklarımın arasından hiçbir şey çıkmıyordu, sanki ses tellerim koparılmış gibiydi.

Yardıma ihtiyacım var!

Lütfen birisi yardım etsin!

Soğuk, karanlık ormanda dizlerimin üzerine düştüm sertçe. Bedenimin her bir yanı yara bere içerisindeydi.

Jongin yardım et!

Yalvarırım kurtar beni!

Parmaklarımın ucundaki dikenler yeri tırmıklamam ile beraber daha da batıyor nereden geldiğini bilmediğim bir kan bedenimi sarmaya başlıyor, kan gölü içerisinde boğuluyorum. Çırpınıyorum çaresizce.

Yalvarırım Jongin kurtar beni!

Tüm bedenimi ağır kan kokusu kaplarken boşu boşuna çığlık atmaya çalışıyorum. Sonra bir el silah ateş ediliyor, kurşun beynime saplanmış gibi o havayı delen ses beynimde yankılanıyor. Çırpındığım kan gölünün ortasında yatan bedeni görüyorum. İlk aşkım.

Bir bataklık misali zar zor ulaşıyorum cansız bedenine. Aç gözlerini Jongin! Kurtar bizi buradan!

Sonunda bir çığlık atmayı başarabiliyorum.

JONGIN!

"Baekhyun aç gözlerini, güzelim aç gözlerini!"

Nefes nefese bir şekilde yattığım yerden doğrulurken ağzıma dolan kanın metalik tadını hissettim ilk olarak. Kalbim bir maratondaymışçasına atıyordu hızlı hızlı.

"Çok korktum." Boğuk bir sesi duyduktan sonra sert ama güven veren bir göğüse çekildim. Chanyeol. Başımı göğsüne yaslarken elimi burnum ile üst dudağım arasına değdirdiğimde hissettiğim ıslaklıkla kan tadını anlamlandırabiliyordum şimdi.

O korkunç kabuslardan birisiydi yine. Lanet kan gölünde boğulmama ramak kalmıştı. Ölmedim, ölemedim yine. Hıçkırdım yavaşça. Ellerimi geniş sırtına sardım Chanyeol'un, güven veren sıcaklığına doğru sokuldum. 

"Geçti güzelim. Kabustu yalnızca."

Terden nemlenmiş saçlarımın arasına konan öpücüklerle beraber gözlerimi korka korka kapattım. Çünkü ben karanlıktan korkardım. Bilinmezlikten korkardım. Ama yine de korktuğum karanlığa rağmen göz kapaklarımın ardındaki karanlığa sığınırdım.

"Chanyeol..."

Seslenmem bir kedinin mırıltısı kadardı ancak ama tüm dikkatini bana veren Chanyeol'un beni duyduğunu biliyordum.

"Söyle güzelim. "

"Geçti mi?"

Bir şey demeden daha sıkı sarıldığında bana hıçkırarak ağlamam iç çekişlere dönüyordu yavaş yavaş. Kolları arasına iyice sokuldum. Tıpkı yıllar önce Jongin'e yaptığım gibi.

Başımı çektim göğsünden. Çenemi kaldırdım. Kollarımdan birisi boynuna dolanmış, saçları arasına geçmişti parmaklarım. Kendime doğru çektim başını ve dudaklarımın kanlı olmasını umursamadan öptü beni. Tıpkı yıllar önce Jongin'in öptüğü gibiydi, sıcaktı, güzeldi. Ama tek bir farkla, Chanyeol'un öpüşü kadife gibiydi.

Bir kaç saniye sonra geri çekilip beni kucakladığı gibi banyoya ilerledi. Onun için kapıyı açtım. Sonra yeniden kollarımı ona doladım.

Ahşap banyo tezgahına oturttu beni. Dolaplardan birinden beyaz bir havlu alıp suyla ıslattı. Yanıma gelip yüzümü temizlemeye başladığında kanın kokusunu ve acı tadını daha iyi almaya başlamıştım. Chanyeol olmasa belki de kendi kanımda boğulup ölecektim. Yıllar önce ölmem gerektiği gibi.

VELVET #Wattys2017Where stories live. Discover now