39. Bölüm Dedecik gittiiiii, gitti, gitti, gitti.

10.2K 797 41
                                    

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. İnsanlar değişir zamanla bambaşka kişilere dönüşür. Yeri gelir  dönüp baktığınızda  siz bile bir zamanlar olduğunuz insanı tanıyamazsınız.

Bazen masum bir bakış, sevimli bir gülüş insana unuttuğu herşeyi, geçmişinde gömülü kalan kendisini hatırlatır. Bir mucize gibi, size bir zamanlar kim olduğunuzu anlatır. Tıpkı Ece'nin Bulut'a kim olduğunu anlattığı gibi.

Camdan dışarı bakıyor hastane bahçesinde ağıt yakan kızı izliyordu  Bulut. Odada onu izleyen Ege ve Jin'i unutmuş kendini anın akışına kaptırmıştı.  Yüzünde tatlı bir gülümseme ile Ece'ye bakıyordu.

Etrafındaki herkes Bulut'un nasıl bir insana dönüştüğünü bilir ona göre davranırdı. Soğuktu genç adam. Bir şekilde hissizleşmiş yaşamanın sadece nefes almak olduğuna inanmaya başlamıştı. Asla gülmez asla ağlamaz ailesinin deyimiyle robot gibi yaşardı.

Ufacık boyutlarıyla karınca kadar bir kızın onda bu kadar büyük değişiklikler yaşatmasını anlamıyor,  anlayamıyordu. Bundan bir ay önce sadece biri adını söyledi diye mutlu olacağını söyleseler kesinlikle inanmazdı.

Şuan bile neye neye bu kadar içten güldüğünü bilmeden sırıtıyordu. O bahçedeki manzarayı incelerken Ece yere oturmuş dizlerini dövüyordu.  Yanında ki Danny ve Songül onu kendine getirmeye çalışıyor sırtını sıvazlıyordu. Bakınca çokta komik olmayan bu manzara nedenini bilmeden Bulut'u gülümsetiyor hatta kalp atışlarının düzensizce hızlanmasına neden oluyordu.

Mızmızlanan Ece o kadar sevimli duruyordu ki gülümsememek elinde değildi. "Bu sefer başını biraz fazla büyük bir belaya bulaştırmış olmalı."

Eninde sonunda Ece'nin  yardım istemek  için ona geleceğini biliyordu Bulut. Az önce karşılaştıklarında burnundan kıl aldırmamış güçlü görünmeye çalışmıştı belki ama Bulut'a  ihtiyacı vardı. Ailesini kızdırmamak için, Rize'ye gitmemek için, özgürlüğü için.

Ece'nin Bulut'u yanında istemek için sayısız nedeni vardı. Koca bir mahallenin onu Ece'nin nişanlısı sandığından haberdardı Bulut. Kuzeni arkadaşları hatta ailesi bile Bulut'u damat olarak biliyor tanışmak istiyor olmalıydı. Babasından ufaklığın hastaneye annesini nişanlısı ile tanıştırmak için geldiğini duymuştu.

Ece'nin Bulut'u yanında istemek için sayısız nedeni vardı belki ama Bulut'un tek bir nedeni bile yoktu.  Her zaman duygusuz bir adam olmuş ailesinden uzak yaşamıştı. Dedesi olaya dahil olmadıkça annesi yada babası Ece'yi gelini sanmasının onun için bir önemi yoktu. Rahatlıkla karşılarına geçip gerçekleri söyleyebilirdi. Kıyamadığı tek kişi yaşlı dedesi olduğu ve onun hiçbirşeyden haberi olmadığı halde neden bu oyunu sürdürüyordu? Neden genç kızı her saniye yanında istiyordu? Neden Ece'yi görmediği günlerde kendini berbat hissediyordu? Neden kimsenin düşüncesine kulak asmıyorken küçük kızın en ufak bir sözü canını acıtıyordu?  İşte günlerdir tek düşündüğü şey buydu.

"Uzun zaman sonra ikinci kez görüştük. Nasılsın yumurta çocuk "

Yatırtepe 'ye ilk gittiğinde  cüzdanını telefonunu hatta kolunda ki saati bile çalan kişiye baktı Bulut. Bakışları hemen yanında dikilen sinirli kişiye döndüğünde"Evet , tekrar  görüştük." dedi. Baştan aşağı mumyalanmış genç adamı inceledi bir süre.

Normal bir günde normal bir Bulut olsa bu halde ne işleri olduğunu sorgulamaya bile gerek duymadan güvenliği çağırırdı. Ona Ece'nin deyimiyle yumurta çocuk diye seslenen kişiyi yanındaki mumya ile birlikte yaka paça dışarı attırır bunu yaparken zerre tereddüt etmezdi.

Ece hayatına sadece gülücüklerini geri getirmemiş, tuhaflıklara bakış açısınıda değiştirmişti.

Artık bir şeyi Bulut'un garip bulması için o şeyin aşırı derecede şaşırtıcı olması gerekiyordu. Karşısında dikilen iki kişiden birinin mumyalı olması diğerinin ve onu soymak için kanla başla savaşması sıradan geliyordu.  Ece ile tekrar karşılaştığı andan itibaren olmaz dediği öyle şaçma şeyler olmıştu ki uzaylılar dünyayı bastı deseler tereddüt etmeden inanırdı.

Evlenmeden OLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin