15. Bölüm 3:0

12.6K 808 49
                                    

Medya: Kezban


"Birazcıkta fasulye alalım, sen seversin."

"Siz bilirsiniz." Elinde pazar poşetleri ilgisini çekmeye çalışan kıza yarım yamalak bir gülümseme sundu Ece. "Ben yemeyeceğim."

"Yok artık Ece." Elindeki domatesleri bir bir arkadaşının suratına atmamak için zor duruyordu Songül. "Neredeyse bir haftadır kuş gibi besleniyorsun. Bu kadar korkutucu bir diyeti ben bile yapmadım."

"Şundan kurtulana kadar..." Kimse görmesin diye uzun kollu tişörtün ardına sakladığı yüzüğü ima ederek "...gerekirse aç öleceğim." dedi.

"Superman'in dediklerini kafana bu kadar mı taktın?"

"Söyle seslenmeyi kes hem onu umursayan kim." Saçlarını savurup küstah bir kahkaha attı. "Annemler her an olağan kontrolleri için buraya gelebilirler." dedi. "Eğer elimde bunu görürlerse..." Titreyen sesini kontrol altına almaya çalışarak mırıldandı. "Öldüm demektir. Öldüm." Tişörtün üzerinden yüzüğü çekiştirmeye başladı. "Bir haftada üç kilo verdim. Hala daha şu lanet şeyden neden kurtulamıyorum?"

"Şuna öyle seslenmesen. Kıymetlim yada kadın neslinin varoluş nedeni falan diyebilirsin." Ucuza cherry domates almak için pazarcılar ile tartışan annesine baktı Songül bıkkın bir şekilde. Elindeki poşetlerin yarısından fazlasını domatesler oluşturuyordu. Sırık domates, Çanakkale, salkım, cherry... Bunca domatesi ne yapacağına anlam veremiyor yinede itiraz etmiyordu. "Telefonun çalıyor."

"Tut şunu..." Elindekileri dahi zar zor taşıyan kıza payına düşen meyveleri uzattı Ece. Ekranda gördüğü annesinin numarası tedirgin olmasına neden olsa da cevap vermesi gerektiğini biliyordu. Daha fazla kaçamayacağını anlamış teslim olma kararı almıştı. "Efendim anne..."

"Neden bir haftadır açılmıyor bu telefon, neyim ben senin annen değil mi?"

"Özür dilerim, işler biraz yoğundu da..." Bir haftadır yaptığı tek eylem kıçının üstünde oturmaktı. Evden dışarı sadece bahçeyi sulamak için çıkıyordu. Birde Songül'e pazar alışverişinde yardımcı olmak adına bugünlük depresyona ara vermeye karar vermişti.

"Kuzenin Kezban geliyor, akşam onu hava alanında karşıla. Sende kalıcaklar."

"Bunu şimdi mi söylüyorsun?" Pazarcıların ona bakmasına neden olacak bir tonla neredeyse çığırarak sormuştu soruyu Ece.

"Telefonunu açsaydın, daha erken öğrenirdin. Kapatıyorum. Akşam sekizde inicek uçağı..."

"Ama..." Cevap vermesini beklemeden telefonu kapatan kadın sinirden neredeyse kudurmasına neden olmuştu Ece'nin. Kalacak onca akraba onca yer olmasına rağmen sırf genç kıza işkence edebilmek adına onun evini seçen kuzenine küfredip Songül'ün yanına yöneldi.

"Ne oldu ne bu sinir?" Bir haftadır hiç bir canlı tepki alamadığı Ece'nin şu hallerine sevinse mi üzülse mi emin değildi Songül.

"Kezban geliyor."

"Şu ezik kuzenin mi? Hani sana yapışıp duran."

"Evet.

"Sorun ne?"

"Bende kalıcakmış." Kollarını birbirine doladı Ece. Asıl sorunun Kezban'ın gelmesi değil geliş nedeni olduğundan bahsetmek istemedi. Daha yeni aldatılmış terk edilmiş biri olarak ezik kuzeninin evlenmek üzere olduğunu hazmetmek zorundaydı. Onu kimse eş olarak görmezken dişleri telli sidikli Kezban koca bulmuş nikah tarihi almıştı.

Evlenmeden OLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin