YER

231 14 101
                                    

Karşı karşıya oldukları 'şey' onların zekasından, büyü gücünden çok daha üstündü; acı da olsa bunu fark etmişlerdi. 

" Şimdi ne yapmalıyız? " diye sordu Fred. 

James düşünceli bir şekilde başını kaldırdı ve Albus'la göz göze geldi. Aralarındaki sözsüz iletişimden sonra Albus başını salladı. 

" Ben ve James, şatoya çıkıp Lily'yi arayacağız. Siz de burada beklemelisiniz. " 

" Asla! " diye atıldı Rose. 

" Eğer bunu yapacaksak beraber yapacağız. " 

" Herkesi tehlikeye atmamızın bir anlamı var mı? "

" Burada güvende olduğumuzun garantisi var mı? Yok. Ayrılırsak güçsüzleşiriz. Hep birlikte bunun üstesinden geleceğiz. " James Rose'un inadı karşısında sadece homurdanmakla yetindi. Bu kızı kolay kolay vaz geçiremezdi. 

Kaybettikleri zamanı telafi etmek amacıyla hızlı hızlı patikayı çıkmaya başladılar. 

--------------------------------------

Şatonun kapıları, ardına kadar açıktı. Köşede, ziyaretçiler için yapılmış bir gişe vardı ancak hiç ziyaretçi yoktu bahçede. Esen sert rüzgarın çıkarttığı sesler, bütün bahçeyi dolduruyordu. Rose gülümseyerek gişeye doğru yürüdü ve kepengi kaldırdı.

" İyi günler! " dedi tatlı bir sesle. 

Gerçi, aynı karşılığı alamadı.

Soğuk bir çift göz, onun üzerine kilitlenmişti. Ay kadar parlak ve solgun olan teni, canlı bir insandan çok bir cesedi andırıyordu. Ancak Rose, bozuntuya vermedi. 

" Giriş... " Monoton bir sesle cevap verdi görevli. 

" Giriş ücretsiz ancak çıkış için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. " Rose kendini zorlayarak gülümsedi. 

" Hoşça kalın... " İçindeki kaçma dürtüsüne ayak uydurarak hızlı adımlarla uzaklaştı. 

" Ee ne dedi? " diye sordu Hugo çimenleri incelerken. 

" Giriş ücretsiz ancak çıkış için aynı şeyi söyleyemeyeceğim dedi. Herhalde ücret çıkışta alınıyor. " 

" Saf olma. " diye yanıt verdi Albus. 

" Bilet falan vermiyorlar, içeride bulunduğumuz saati tutmuyorlar, ücret tarifesi yok. Başka bir ücretten bahsediyor. İsteyen girebilir ancak çıkış için bedel ödemek gerekir, bunu demek istemiş olabilir. " 

" Bu yer hiç hoşuma gitmedi. " diye mırıldandı Villa. 

" Asaları çıkarın, içeride muggle olma ihtimali yok. " James çevik bir hareketle asasını çekti. 

Şaşaalı kapıdan içeri girerken, kafasını kaldırdı ve tavana baktı. Kararmış tavanın çökmemesi bir mucize gibi duruyordu. 

Şimdi, oldukça geniş bir salondaydılar. Daha çok geniş bir holu andıran yerde, yanmayan mumlarla çevrili loş koridorlar vardı. Ayaklarının altındaki ahşap, zaman zaman gıcırdıyordu. 

Bütün şatoya sessizlik hakimdi. Sanki, yüzyıllar önce terk edilmiş gibi... 

Uçlarından ışık çıkan asalar, bir nebze aydınlatabilmişti ortamı. 

" Nereden gideceğiz? " diye sordu Fred. 

Rose, kalbi hızla çarpa çarpa bir adım ileri attı. Bütün tünellerin sonunun nereye çıktığını bilmiyorlardı, denemeleri lazımdı. En sağdaki tünelin karanlık koridoruna adımını attı. Yüzüne çarpan soğukluk, oraya girmemesini söyler gibiydi. Ancak Rose, yine de asasını biraz daha kaldırdı ve ilerlemeye başladı. 

HARRY POTTER VE YENİLER İHTİYAÇ ODASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin