31. Bölüm ~Bu gece tutmayın beni~

En başından başla
                                    

Gördüğü rüyanın da etkisiyle bugünkü yaşadıklarını tekrar tekrar yaşamaya, Semir'in söylediği sözler kulaklarında acı acı çınlamaya devam ediyordu Pamir'in ve uzunca bir süre de bu böyle devam edecek gibi gözüküyordu. Bu olanlardan sonra bedeni zayıf düşmüş, uykuya yenik düşmüştü. Deli divane gibi oradan oraya savurmuştu güçsüz bedenini. Nereye gittiğini, ne yaptığını bilmez bir halde sürükleniyordu. Ayakları ona bunca şeyden sonra gidebileceği tek yere kadar eşlik etmişler, yol göstermişlerdi. Yıllarca köstebeğine ait sandığı mezar başında sessiz sessiz dökmüştü gözünden süzülen yaşları Pamir. Yıllarca onu herkesten saklamış, kendine tek dert ortağı, tek huzur yuvası kabul etmişti. Tuttuğu yasın gözyaşları şimdiye kadar bir tek bu mezara akmıştı. Buradan çıktığında ise sadece içine akardı o yaşlar. Tek sığınağı olan bu mezarda bulmuştu yine kendisini. İlk defa... Hayatında ilk defa yabancı hissetti kendini bu mezar başında. İlk defa yalnız hissetti. Soğuk soğuk esen rüzgar, içine içine işlerken; kalbi de bu mezar karşısında buz gibi kaskatı kesilmişti. Hasret kalan yürekleri birleştiren bu mezar, bu kez tam tersi, ikisini birbirinden ayırıyor gibiydi. İnanması ne kadar güç olsa da gerçek buydu. Bu mezarda yatan onun köstebeği değildi. O ölmemişti. Yaşıyordu fakat buna sevinecek mecali bile yoktu. Ömrünü heba ettiği mezarda bir başkası yatıyordu ve o, yıllarca bir yabancının yasını tutmuştu. Şimdi ne olacaktı, daha başka ne sırlar vardı ve nasıl ortaya çıkacaktı? Henüz kanıtlanmasa da, İpek'in onun Ceyda'sı olduğundan artık emindi. Kanıtlanmasına gerek bile yoktu artık. Çünkü tek kanıt yalnızca onun için atan kalbiydi. Ama herkese bu gerçeği kanıtlaması gerekiyordu ve ne gerekiyorsa yapacaktı. Her şeyi bir bir ortaya dökecekti. Bakalım İnci hanım bu olanlar karşısında nasıl bir tutum sergileyecek, daha ne yalanlar söylemeye çalışacaktı? Onun yalan söylemesine fırsat vermeyecek, tüm delilleri gözü önüne serecekti ve nefretini bir bir kusacaktı yüzüne.

Peki ya İpek ne olacaktı? Ona bu gerçekleri nasıl anlatacaktı? Onunla nasıl yüzleşecekti? O bile bu denli dağılmışken, İpek bu gerçekleri duymayı kaldırabilecek miydi? Bunları düşünmeden edemiyordu. Daha kendisine bile anlatamazken durumun gerçekliğini, ona nasıl anlatacaktı hiç bilmiyordu. Ya İpek; duydukları karşısında nasıl tepki verecekti? Tüm bu olanları hazmedebilecek miydi? Teyzesi zannettiği kadının gerçek yüzünü gördüğünde, yüreği bir cam gibi parçalanmayacak mıydı? Cam kırıkları bir bir kanatırken kalbini, vücudu bu kadar ağır acıyı bir daha kaldırabilecek güce sahip miydi? Elbette değildi. Yapamazdı bunu, kaldıramazdı duyacaklarını. Annesinin yerine koyduğu, teyzesi bile olmayan kadına konduramayacaktı ve yerle bir olacaktı tüm duyguları. Dünyası başına yıkılacaktı. Hiç kolay değildi Pamir için sevdiğini çaresiz bir vaziyette görmek. Onun için de çok zor olacaktı bu durum. Bir de olanları onun ağzından duyacak olması, ona bunları kendisinin anlatacak olması... Ölmekten daha beterdi. Ölüp ölüp dirilecekti gerçekler köstebeğinin yüzüne tokat gibi vurulduğunda. Onunla birlikte kana bulanacaktı kor olmuş kalbi. Onunla birlikte kopacaktı içindeki fırtına. Birlikte yanacak, onunla birlikte kül olacaktı belki ama tüm bu zorluğa birlikte göğüs gerip, el ele verip, yeniden küllerinden doğacaklardı.

***

Semir'le olan konuşmasından sonra kendisini eve nasıl attı, ne zaman attı hiç bir fikri yoktu. Tabiri caizse deli danalar gibi dönüp durmuştu. En sonunda gideceği tek sığınağına varmış, içini boşaltmış, sonrasında da üzerine üzerine gelen evine kendini dar atmıştı. Ailesinin yanına gidemezdi bu vaziyette. Kimseyi endişelendiremezdi. Hali hal değildi çünkü. Yorgun bedenine daha fazla engel olamamış ve uykuya teslim etmişti kendini. Uyandığında ise saat gece yarısı olmuştu ve başı fena halde çatlıyordu. Yaşadığı yoğun stresten kaynaklıydı baş ağrısı. Tabi bir de sabahtan beri ağzına lokma koymamıştı. Hepsi üst üste gelince çok normaldi. Kalkıp bir tane ağrı kesici aldı aç olmasını umursamadan. Telefonuna baktı birkaç cevapsız arama ve mesaj vardı. Hemen açtı. Dört kez Semir aramış, iki kez de kardeşi Ceyda aramış. Ardından gelen mesajlara baktı.

DESTİNA (-18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin