Aslı Emre'nin onu anlayacağını düşünürken onun yine aynı şekilde davranması karşısında iyice sinirlenmişti. "Ben senin sevgilin değilim Emre, değilim" diye bağırdı. "Ben...ben Onur'u seviyorum". Sözlerinin sonunda kalbindeki titreşmeyi anlamayarak yeniden bu kez daha sessiz bir şekilde "Ben Onur'u seviyorum" diye mırıldandı. "Ben onu seviyorum"

Sürekli tekrarlarken tek fark ettiği ona ne kadar muhtaç olduğuydu. Onu yanında istiyordu. Ona sarılmak ve sonsuza kadar bırakmak istemiyordu.

Emre sinirle ayağa kalkıp "Sen onu sevmiyorsun" diye bağırdı. "Sen beni seviyorsun"

Aslı o an fark ettiği gerçekle şimdi daha çok kendine şaşırıyordu. "Ben onu seviyorum" dedi yeniden mırıldanarak. Daha çok kendine söylüyordu. Bu gerçeği daha önce nasıl fark edememişti. Şimdi onu yeniden görememe duygusu içini yakıyordu. Kalbindeki sesleri ilk defa bu kadar net duyuyor, acısını ilk defa bu kadar çok hissediyordu. Onu bir daha göremezse ne yapardı? Emre'ye bakıp "Ne olur beni bırak!" diye yalvardı. "Ne olur Emre! Bak kimseye söylemem, aramızda kalır her şey"

"Sence bu umurumda mı? Ben her şeyi göze aldım Aslı. Artık sen sonsuza kadar benimsin. Bir daha o adamın yüzünü göremeyeceksin"

Aslı'nın duyduklarıyla sanki mümkün olabilirmiş gibi kalbi daha fazla titremeye başladı. Onur'u gerçekten bir daha göremeyecek miydi? Korkuyla sessizce yeniden ağlamaya başladı.

Emre ayağa kalkıp bir süre genç kızı izledi. Onu çok seviyordu ve Aslı'nın da onu sevdiğine inanıyordu. O adam sadece onun aklını karıştırmıştı ve o bu durumu çözecekti. Ellerini Aslı'nın saçlarını okşamak için uzattığında daha başını eller ellemez Aslı hızla başını geriye çekti. Sinirlenmişti ama belli etmek istemedi. Sakin bir sesle "Ben yemeği hazırlamaya gidiyorum. Birazdan gelir seni salona götürürüm" dedi.

Aslı'dan ses gelmeyince arkasına dönüp odadan çıktı. Aslı arkasından bakarken sessizce ağlıyordu. Onur'un onu bulup kurtarmasından başka ümidi yoktu. Şimdiye kadar nasıl fark edememişti anlamıyordu ama artık her şeyin farkındaydı. Onur'u kaybetme düşüncesi aklını başına getirmiş, hislerini daha net görmesini sağlamıştı. Onur'a ümitsizce aşıktı. Onur'un onu yalnızca arkadaşı olarak gördüğünü ve ona yalnızca acıdığını düşünse de artık hislerini kendisinden saklayamazdı, en azından kendisine dürüsttü artık. Şimdi sessizce ağlarken tek dileği onu yeniden görebilmekti.

****

Onur odasına girdiğinde telefonunu masasının üzerine koyup önünde bekleyen dosyalardan birini açtı. Ciddiyetle dosyaları okurken bir gözü de telefonundaydı. Aslı'nın ona gittiğini haber vermesini bekliyordu.

Aradan neredeyde bir saat geçtikten sonra Aslı'dan mesaj gelmeyince Onur artık merak etmeye başlamıştı. Onun küçük bir kız olmadığını biliyordu, muhtemelen unuttuğunun da farkındaydı ama yine de içi rahat değildi. En iyisi onu kendisinin araması olduğunu düşünerek telefonu eline aldı. Aynı anda telefonu da çalmaya başlamıştı. Annesi arıyordu. Annesinin neden aradığını merak ederek, içinde biraz da olsa birikmeye başlayan korkuyla telefonunu açtı.

"Efendim anne?"

"Oğlum Aslı yanında mı?"

Onur'un korkusu yavaş yavaş artmaya başlamıştı. "Bir saat önce yanımdan ayrıldı. Senin yanında olması gerekiyordu!"

"Benim yanıma gelmedi oğlum. Telefonunu aradım; o da kapalı"

"İyi de oraya geliyordu! Başka nereye gitmiş olabilir ki!"

Annesi çözüm üretmeye çalışarak "Babası rahatsızdı, belki de bir şey oldu ve eve gitmek zorunda kaldı. Olamaz mı?" dedi.

Onur bu fikre çaresizce tutuntu. "Evet, olabilir. Ben o zaman annesini arayayım"

Lütfen Benimle Evlen / Davetsiz Aşklar ~ 1Where stories live. Discover now