#13

14.8K 1.6K 1K
                                    


''H-Hyung.''

''Şşh, sakin ol. Kalbin çok hızlı atıyor.'' dedi elini göğsüme koyduğunda.

Bu dokunuşu fazla yumuşak gelmişti bana.

''Bu sesi metrelerce öteden duyabilirim, biliyor musun?''

Alt bölgeme sürtünen Yoongi sayesinde anın romantikliğini algılayacak durumda değildim ne yazık ki.

''Mghm.''

''Hoşuna gidiyor demek?''

Doğruldu. Bacaklarımın üzerinde oturuyordu şimdi.

''Bunu gerçekten istiyor musun?''

''Ç-Çok-Ahhm... Yoongi!''

Çığlığımın duyulmamış olması için dua ettim Yoongi uzvumu okşadığında.

''Bu fazlalıklardan kurtulmalıyız.''

Sürtünerek biraz daha yukarı ilerledi.

''Yoksa hastanızı kontrol mü etmek istersiniz? Kasıklarımda bir ağrı var, doktor. Ve de sertleşmekte olan bir şey.'' dedi kıkırdarken.

Söyledikleri yüzünden ayak ucumdan vücuduma doğru bir yükselen bir elektrik hissettim.

''H-Hyung!''

Ellerimi uzattım ona erişmek için ama bileklerimden tutup ellerimi belinin iki yanına koydu.

''Ahm!''

Yoongi ileri geri hareket etmeye başladığında kıyafetlerimin üzerinden hissettiğim sertliğiyle kafamı geriye attım.

''Ah, beceren taraf benim sanıyordum!''

''Ö-Öylesin zate-mgh.''

Durduğunda zar zor gözlerimi açarak ona baktım.

''Soyun.'' dedi üzerimden kalkıp.

''N-Ne?!''

''Dediğimi duydun. Soyun. ''

Heyecandan ve zevkten dolayı vücudum oyun hamuruna dönüşmüş gibiydi. Zar zor ayağa kalkabilmiştim.

Yavaşça üzerimdekileri çıkarırken Yoongi de beni şehvetle izliyordu. Bakışlarından az önceki duygu barındıran hareketlerin uçup gittiğini anlamıştım.

''H-Hyung?''

''Devam et.'' dediğinde iç çamaşırımı da çıkarttım.

''Çok güzelsin.''

Ayağa kalkıp beni kendine çektiğinde titredim. Bileğindeki metalin soğukluğu beni ürpertmişti.

Baş parmağıyla sırtımı okşarken kulağımı sıyırdı nefesi.

''İnsanların ismini bile duymak istemediği bir şeye bedenini vereceksin, Jimin.''

''Böyle konuşma.''

Kollarımı boynuna dolayıp vücudumu vücuduyla birleştirdim.

''Bana bir söz ver.'' dedi dudakları ve dili boynumda gezerken.

''Benimle randevuya çıkacaksın.''

Böyle bir şey mümkün değildi. Yoongi buradan çıkamazdı ve çıksa bile aynı ortamda bile bulunamazdık. Hem öleceğini kendisi de söylemişti.

''H-Hyung-''

Dişlerini etime geçirdiğinde nefesim kesildi.

''O zaman-''

''Dinliyorum?'' dedi bir anda kafasını kaldırıp göz göze geldiğimizde.

''İsteğini söyle.''

Ensesinden tutup kendime çektim onu. Dudakları dudaklarıma değmeden önde fısıldadım.

''Hayatta kal.''

Alt dudağını dişlerimin arasına aldığımda gülümsediğini hissettim. Bu kabul edildiğini mi gösteriyordu yoksa istediğim şeyin absürtlüğünü mü?

Geri çekilip nefesinin düzene girmesini bekledim. Boynundaki şeyin bollaştırılmış olduğunu tahmin ediyordum. Ve buna rağmen hala nefes almada sorun yaşıyor gibiydi.

Belimdeki ellerini sıkılaştırıp ani bir hareketle beni yatağa yatırdı ve üzerime çıktı. Dağınık saçları ve hafif kızarmış dudaklarıyla muhteşem gözüküyordu.

Elimi tutup göğsüne bastırdı.

''Hissedebiliyor musun?''

Benim kemiklerimi her an kırabilirmiş gibi atan kalbimin aksine onun kalbi fazla yavaştı.

''Bu yakında duracak, Jimin. Ve sen-''

Diğer elimde ağzını kapattım.

''S-Sus!''

Avuç içimi öptüğünde ona sıkıca sarılıp ağlamak istedim.

''Eğer beni bekleyeceksen hayatta-''

''Bekleyeceğim!' dedim heyecanla.

Eğer hayatta kalmasını sağlayacaksa bu onu sonsuza kadar bekleyebilirdim.

Bir şey demeden başını boynuma gömdü. Sıcak dili boynuma temas ettiğinde önce gıdıklanmıştım. Ama şimdi, ıslattığı her yer yanıyordu. Ve bu daha fazlasını istememe sebep oluyordu.

''H-Hyung!''

''Şşh!'' dedi emmeye devam ederken.

Bacaklarımdan birini beline dolayıp onu kendime bastırdığımda hafifçe inleyip ardından kıkırdadı.

''Uslu dur, Jimim.''

''Y-Yoongi-Ahm!''

Penisimi kavradığında elimi tişörtünün içine soktum. Kemiklerini rahatlıkla hissedebiliyordum. Vücudundaki dikiş ve yara izlerini de. Elimi sırtında gezdirmeye başladığımda boğuk bir inilti çıkartı.

Üzerimde doğrulup hızlıca tişörtünü çıkarttığında morluklarla dolu solgun vücuduyla karşılaştım. Onu ilk defa çıplak görüyordum ve bu biraz beni utandırmıştı.

''Pek tahrik edici değilim, öyle değil mi?''

Onu kendime çektiğimde üzerime düşmemek için zar zor ellerini yatağa koyup destek alabilmişti.

''Gördüğüm en mükemmel manzara bu.'' dedim kollarımı boynuna dolarken.

Contagion - YoonminWhere stories live. Discover now