ÖPÜCÜK

20.9K 731 150
                                    

"Hayır sıcak değil, sıcak değil.."

Buğra'nın o lafından sonra küçük çaplı öksürük krizlerine girip odama koşmuştum. Yüzüm, bedenim sanki alev alev yanıyordu. Neden bu kadar fazla utanmıştım ki sanki!

"Hayatın da ilk defa iltifat duyduysam tabi alışmayan şey de don durmaz demişler. Aman ne diyorum ben!"

Ellerimi yelpaze gibi kullanmaya devam ederken odamın kapısı çalındı.

"Elif iyi misin?" Tabi koşarak kaçınca adam beni delirdi sanmıştır normal.

"İ..iyiyim. Bir şeyim yok." Yanmaktan başka.

"Peki o zaman. Aşağı da seni bekliyorum." Sanki gülerek söyledi o lafları o. Valla gülerek söyledi!

"Rezil oldum ya rezil oldum!"

"Hayır Elif niye rezil olacaksın saçmala!" Buğra'nın senini duymamla kafamı yastığa gömmem bir olmuştu. Adam kapıdaymış hala! Allahım ben neden bu kadar şanssız bir kızım ki?!

Odamın içinde ki banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp kızarıklıklarımı gidermeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü aklıma geldikçe tekrar yanıyordum.

Banyodan çıkıp bir süre aşağa insem mi inmesem mi diye düşünmeye başladım. Ama böyle yaparsam daha komik duruma düşeceğimi bildiğim için derin derin nefesler alıp odadan çıktım.

Aşağı doğru inerken Buğra'nın sesini duydum. Sanırım telefonla konuşuyordu.

"Hala mı Gökhan? Hala mı bana bulamadım diyorsun?"

....

"Tamam kes. O iti bulacaksın. Yoksa seni o it yerine koyar ona yapacaklarımı sana yaparım."

Buğra telefonu kapatmadan koltuğa fırlatıp sıkıntılı bir nefes verdi. Konu neyse onu gerçekten sinirlendiriyo olmalıydı. Odaya geri dönsem mi diye düşünürken Buğra beni gördü. Ve sanki o konuşma hiç olmamış, Buğra hiç sinirlenmemiş gibi bana kocaman bir gülüseme bahşetti. Ve bana yine sıcak bastı. Allahım menepoza girdim kesin!

"Sonunda inebildin." Gözlerimi halıdan ayırmadan yavaş adımlarla koltuğa geçtim.

"Biraz işlerim vardı da." Allahım sesim çıkmadı resmen!

"Elif söylediğim şey seni rahatsız mı etti?" Etmiş miydi?

"Ben. Yani. Ondan değil şeyden. Ben şey yapmam kolay kolay." Allah aşkına ne yapmazsın Elif? Kafamı duvarlara vurasım vardı ya.

"Anladım demek isterdim ama valla anlamadım Elif. Bunu rahatsız olmadım olarak alıyorum. Çünkü öyle olması beni daha çok mutlu eder."

Artık dayanamıcam sorucam yok.

"Buğra. Biz seninle neyiz tam olarak. Yani ben unutmadan işte. Neydik?"

Buğra sorum karşısın da afallamıştı. Bunu büyüyen göz bebeklerinden ve ellerini cebine koymasından anlamıştım. Buğra bu hareketi yaparak bir nevi 'Ben özgüven abidesiyim' imajı veriyordu.

"Peki ben bu soruya soruyla karşılık versem? Mesela; tamam hatırlamıyorsun kabul. Ama insanın kalbide unutmaz ki Elif. Beni gördüğünde bir şey hissediyor musun?" 

Bu sefer afallayanda bendim. Ama benim özgüven abidesi olmak için ne bir hareketim vardı ne de sözüm. Bende battı balık yan gider deyip düşünmeye başladım.

Gerçekten ne hissediyordum ki ben bu adama? Belki de sevgiliydik ve benim onu hatırlamamam onu kırıyordur. Belki de aramızda birşey yoktu benden şu an adım bekliyordu. Son seçenekse hepsinden daha vahim. Bu adam kesin beni yatağa atmaya çalışıyor!

Masum Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang