UMUT

33K 1.1K 387
                                    

Hikayemi okuyan birilerinin olduğunu biliyorum ama kimseden ses çıkmıyor.. Hikayemin iyi yada kötü olduğunu sizlerin yorumları belirler. Böyle kendi başıma boşuna yazıyormuşum gibi hissediyorum. O yüzden ortaya çıkın artıkkk lütfen sevgili okuyucularımmm :))

Multimedya Buğra

Buğra

Karanlık salonda bitirdiğim şişelere bir yenisini daha eklerken, hala onu düşünüyordum. İlk defa.. Hayatım da ilk defa yaptığım bir şeyden dolayı kendime kızıyordum. Onun diğerleri gibi olmadığı en başından belliydi. Gözlerinden okunmuyor muydu zaten masumluğu?

Şimdi ona her baktığım da hissettiklerimin en başında pişmanlık geliyordu. Bana bakarken ki nefreti hepsinden daha acı vericiydi. İlk başta, daha onu odada gördüğüm zaman anlamıştım. Ben şimdiye kadar beraber olduğum hiçbir kadını hatırlamazdım. Ama şimdi üstüne bir de pişmanlık yaşıyordum.

Ona yaptığım tek kötü şey onu buna  zorlamaktı. Evet yapmamıştım, yapamamıştım ama bunu ona nasıl ikna edecektim ki? Bana  inanmayan gözlerle bakıp sonuna kadar bu inadını sürdürecekti muhtemelen.

Şu an düşüncelerim bile beni sinirlendiriyordu. Beni kimsenin bu hale getirmesine izin veremezdim. Benim gibi güçlü bir adamı küçücük bir kız mı yıkıyordu yani?

Bardağımda ki bütün içkiyi bir yudum da içip hırsla duvara fırlattım. Bardak parçalara ayrılırken gram rahatlamamıştım. Sinirimi atmam gerekiyordu. İçki bile fayda etmemişti. Hiçbir zaman sarhoş olamazdım zaten. Bütün evi dağıtmak geliyordu içimden ama Elif tutuyordu işte beni. Onu korkutmak istemiyordum. Zaten yarın eminim gidicem diye tutturacaktı. Nasıl tutacaktım ki onu? Neden yanımda dursun ki?

Bu düşünceler beni daha fazla alevlendirirken bahçeye çıktım. Soğuk hava iliklerime işlerken, hafiften bulanık olan kafam da netleşiyordu. Yeterince durduğumu düşünüp döndüğüm anda bahçeden bir çıtırtı duydum. Anında savunmaya geçip arkamı döndüğümde ortalıkta kimseyi göremedim. Yanlış duyduğumu düşünüp eve girecekken tekrar aynı sesi duydum.

"Umarım kedi değildir. Birinin ağzına yüzüne kaymazsam sinirim geçmeyecek!" Kendi kendimi dolduruyordum bide. Gerçekten kediyse kendimi yumruklardım artık.

Bahçeye biraz daha yaklaşıp daha net görmek adına gözlerimi kıstım. Ellerim yumruk halini almış her an tetikte bekliyordu. Bana bakan bir çift göz gördüğüm de istemsizce sırıttım. Boşuna kaşınmamış ellerim..

"Daha ne kadar orada dikiliceksin? Gelsene şöyle yamacıma." Karşımda ki dingil kendine çok güveniyo olacak ki yüzünde bir piç gülümsemesiyle ortaya çıktı.

"Tebrikler Gürsoy.. Kulaklar ve gözler keskin. Ama birazdan bu keskinlikten ne kadarı kalır bilemem tabi."

"Tebrikler şerefsiz.. Özgüven ve hayal gücü yüksek. Ama birazdan bu yükseklikten ne kadarı kalır bilemem tabi." Ona aynı şekilde cevap vermem kızdırmış olacak ki hırlamaya başladı.

"İşte karşıma çıkmaya korkanlar bana itlerini gönderiyorlar. Bu itlerde gelip bana havlıyorlar. Havlayan köpek ısırmaz ama can sıkar. Benim canımı daha fazla sıkarsan ben senin canını sikerim." Gözlerinden bir an korku geçse de gitmedi. Bilirdim bu maşaları. Kendilerini ispatlamak için boyundan büyük işlere kalkışırlardı.Ben kimseye adamımı yollamayıp her işimi kendimi görüyordum da niye karşımdakiler adam değillerdi?

"Bakalım birazdan da böyle konuşabilecek mısın Gürsoy?" İki adım da yanıma gelip yumruğunu savurdu. Ani refleksle kafamı eğip karnına yumruğumu geçirdim. Geriye hafif sendelese de kendine gelip tekrar yumruğunu savurdu. Bu sefer kolunu döndürdüm. Böyle acemice hareket eden biri benim için çerezdi. Kolunu biraz daha döndürsem kırardım. İstesem bir milim oynatmam yeterdi. Acı içinde inlemesi bana sadece zevk veriyordu. Acıma duygusu yoktu.

Masum Where stories live. Discover now