Kırmızı arabayı görünce istemsizce gülümsedim. Aliyi tanımlayan şeylerden biri de kesinlikle bu kırmızı arabaydı. Ön koltuğa binip, kemerimi taktım. O da yanıma binip, arabayı çalıştırdı. Anlamlandıramadığım bir sessizliğe gömülmüştük. Ve beni Selin yapan en klasik sorumla bozdum bu sessizliği.

"Nereye gidiyoruz?"

Yola doğru gülümsedi.

"Nereye gidelim?"

Saat neredeyse on ikiye geliyordu. Bugün yaşadığım adrenalinde bana fazlasıyla yetmişti.

"Eve.." dedim, fısıldar gibi.

"Emredersiniz Selin hanım." dedi, şoförmüş gibi.

Tam ağzımı açacaktım ki telefonum çaldı. Poyraz arıyordu. Onu da zor durumda bırakmıştım. Ali'nin yanında bu telefonu açıp açmamakta kararsız kaldım ama yine de açtım.

"Alo? Poyraz?"

Ali, Poyraz adını duyunca bir tilki misali kulaklarını kabarttı ve dikkatini sadece bana verdi.

"Selin neredesin? Merak ettim seni."

"Merak edilecek bir şey yok. Bir arkadaşım rahatsızlanmış, apar topar gitmek zorunda kaldım."

Ali, gözlerini devirdi. 

"Üzüldüm. Şimdi iyi mi arkadaşın?"

"İyi iyi. Domuz gibi."

"Anlamadım?"

"Hiç.."

Ali, yola bakmayı tamamen kesmiş, bana sırıtıyordu. Bir anda koltuğuma doğru eğilip, ağzını kulağımda ki telefona yaklaştırdı. Ne yaptığını çözmem iki saniyemi aldı.

"Selin! Aşkım! Üzerini giyin yanıma gel!"

Anında tekmeleyip üzerimden uzaklaştırdım. Tam bir gerizekalıydı.. Kıskanç bir gerizekalı. Karşı tarafta Poyraz susup kalmıştı. Rezil olmuştum.

"Poyraz?"

"Efendim?" diye kekeledi.

"Benim şimdi kapatmam lazım sonra konuşuruz."

"Tamam. Görüşürüz."

Utancımdan telefonu anında kapattım. Sonra elimden geldiğince devirdiğim gözlerimle Aliye baktım.

"Sen ne aptal, salak, gıcık, sinir-"

"Ben neymişim be."

Saydırırken bir anda sözümü kesip, yine olayı dalgaya vurmuştu.

"Senin yüzünden çocuk beni ne sandı farkında mısın?"

"Ne sandı?" dedi, neşesinden ödün vermeyerek.

"Yalancı ve şey."

"Ney?"

"Uğraşma benimle!"

"Tamam tamam."

Gülüşünü durdurmaya çalıştı bir süre. Resmen dalga geçiyordu benimle. Poyraza da çok güzel rezil olmuştum ama umurumda değildi. Ali'nin yanındayım ve mutluyduk. Aliyle mutlu olduğumuz pek zaman yoktu. O yüzden bu anın güzelliğine bıraktım kendimi.

Aliyle uğraşmaktan nereye geldiğimize bakmamıştım. Burası bizim evimiz değildi. Biraz daha dikkatli bakınca, bu evin Ali'nin evi olduğunu hatırladım.

"Neden buraya geldik?"

"Eve gidelim demedin mi?"

"Sana mı gidelim dedim Ali?"

Benimle Oynar mısın? (Alsel)Where stories live. Discover now