14. Bölüm

286 31 22
                                    

~14~

Daehyun konuşmaya başlamadan önce beni yatağa oturmam konusunda ikna etti. İkimizde karşılıklı yatakta oturduktan sonra, derin bir nefes aldı.

"Bütün gün boyunca sana yaşananları nasıl anlatacağımı planladım ama senin karşında gerçekten durup anlatmaya çalışmak çok zor. Hiç bir pratik bunu kolaylaştırmıyor." derken dudağının bir ucunu kaldırarak hafifçe güldü. Samimiyetlikten uzak, hüzün dolu bir tebessümdü.

Bende minik bir gülümseme gönderdim ona. Konuşması için onu cesaretlendirmek istemiştim ama asıl cesarete benim ihtiyacım vardı. Asla görmediğim bir yanımı keşfedecektim şimdi ve bundan ölesiye korkuyordum.

Bir yandan ihtiyacım olduğunu biliyordum çünkü benliğimin karanlık kısımlarına ışık tutarak gerçek bana ulaşabilirdim ama bunu yapmak ve kabullenmek kolay değildi. Yapmış olup, hatırlamadıklarımdan korkuyordum. Şimdiki kişiliğime aykırı davranışlar yapmış olmaktan, aslında çok farklı bir kişi olmaktan, daha önce hiçbir şeyden korkmadığım kadar çok korkuyordum.

"Bunu yapmanın kolay bir yolu olmadığından direk konuya gireceğim Youngjae. Sözümü kesmeden bitirmemi beklersen ikimiz için de daha kolay olacağını düşünüyorum. Tamam mı?"

Başımla onayladım Daehyun'u. Zaten kendimde onun sözünü kesecek cesareti bulabileceğimi düşünmüyordum. Son bir derin nefes aldıktan sonra anlatmaya başladı. Benim için zor olduğu kadar onun içinde zordu; geçmişi deşmek, ateşi sönmemiş acıları alevlendirmek, derinlere gömülmüş aruzları çıkarmak...

"Daha önce de söylediğim ama senin pek umursamadığın gibi biz sevgiliydik." derken iğneleyici bakışlar atıyordu Daehyun bana. Tam ağzımı açmak üzereyken;

"Hı-hıh konuşmak yok demiştik Jayjay. Sus ve dinle." diyerek konuşmama izin vermedi.

"Aslında başına gelenlerin en temel nedeni de bu. Annenle geçirdiğin kazayı hatırlıyorsun değil mi? O kazada kafana aldığın sert bir darbe yüzünden uyandığında, o zamanlarda başından geçen şeyleri hatırlamıyordun. Doktorlar geçici hafıza kaybı demişlerdi ama sen bir türlü yaşananları ve beni anımsamıyordun. Zaten baban da hatırlamamanı istediği için, bana kaybettiğim seni geri getirme fırsatı tanımadı. Fakat babanın bu yaptığını anlayabiliyorum seni koruyordu."

Her ne kadar annemle geçirdiğimiz kazayı tam olarak hatırlamasam da korkunç bir kaza olduğunu duymuştum. Annem sağ kurtulamamıştı ne de olsa. Fakat Daehyun'un anlattıklarından kafama takılan tek bir şey olmuştu. Her ne kadar sözünü kesmeyeceğime dair söz vermiş olsam da bunu sormak zorundaydım.

"İyi ama babam niye seni hatırlamamamı istedi ki? Ayrıca babam niye beni korusun? Benden nefret eder o. Kazadan sonra bile, ölümün döşeğinde olmama rağmen beni evden kovdu . Beni asla sevmedi ve asla sevmeyeceğini söyledi."

Daehyun'un gözlerinden bir kararsızlık ve tedirginlik geçti. Bir şeyi bana söylemek konusunda tereddüt ediyordu sanki. En sonunda kafasını geri attı ve ofladı. Sonra karalı bir şekilde gözlerime baktı.

" Pekala Youngjae her ne kadar şimdi anlatacaklarımı hatırlamamanı istesemde sana söylemek zorundayım. Elimde olsa bu anlatacaklarımı gerçekten hafızandan silip hiç yaşanmamış gibi devam etmek isterdim ama seni sen yapan şeyler oldukları için anlatacağım. Senden geçmişini çalamam üzgünüm." derken Daehyun'un sözünü burada kesmek istemiştim.

Duyduklarım bana yeter, daha derine inmek gereksiz deyip; kalkıp gitmek istedim ama içimdeki merak duygusuna da engel olamıyordum. Daehyun devam ederken kendimi dinlemeye zorladım.

Hidden MonsterWhere stories live. Discover now