2. Bölüm

332 43 11
                                    

~2~

İri adamlar beni onun arabasına itiş kakış götürürken yaptığımın ne kadar doğru olduğu konusunda şüphe duymaya başlamıştım. Arabanın önüne geldiğimizde iri adamlar beni sertçe arabanın içine ittiler.

Normalde bu kadar zayıf bir insan değildim ama herkesin bir kırılma noktası vardı. Bir haftadır bu adamlar tarafından cevabını bile bilmediğim bir soru yüzünden işkence görüyordum. Hem zihinsel hem de fiziksel açıdan bitap haldeydim.

Arabaya, daha doğrusu devasa boyuttaki limuzine bindiğimde o adam benim oturduğum koltuğun karşısındaki koltukta oturuyordu. Ben arabaya biner binmez bana bir bakış attı. Gözleri, bu sabah onun adamları tarafından açılan, derin bıçak yaramın olduğu yerde fazladan oyalandı. Sonrasında rahatsız bir ifade ile şöförüne döndü:

"En yakın hastaneye sür!" diye emir verdi. Ardından bana döndü:

"Adın ne senin?" dedi tiksintiyle. Sanki ben tarihi geçmiş bozuk bir sütmüşüm gibi.

"Youngjae." diye cevapladım düz bir sesle.

Onun adını sormadım. Zaten o da söylemeye meraklı gözükmüyordu. İletişimimizi olabildiğince az tutmaya çalışıyordum, çünkü onun hakkında ne kadar çok şey bilirsem yaşama ihtimalim o kadar azalırdı. Mafya dünyasının altın kuralıydı bu: Ya her şeyi bilmek zorundasın ya da hiçbir şeyi. Aksi takdirde yaşamına hemen veda edebilirisin.

Araba yolda ilerlerken görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı. Bir tümsekten sertçe geçince kaburgalarımın hemen altındaki yaranın acısı dayanılamaz bir hale gelmişti. Hepsine rağmen kendimi uyanık tutmaya çalışıyordum çünkü bu herifin neden bana yardım ettiğini anlayamıyordum.

"Neden bana yardım ediyorsun?" diye dile getirdim kafamdaki soruyu.

Bana baktı, suratına sinsi bir gülüş yayıldı.

"Yardım mı? Onu da nerden çıkardın?" dedi. Sesindeki alaylı ton beni rahatsız etmeye başlamıştı.

"Yoksa neden hastaneye gidelim ki?", dedim. Sırıtışı tüm yüzüne yayıldı.

"Hastaneye senin yaralarını tedavi ettirmek için gidiyo-" lafını kestim.

"Sizinki de iyiymiş. Önce hasta et sonra iyileştir." ukalaca konuşuyordum. Muhtemelen bulunduğum durumda bu, iyi bir fikir değildi. Ancak o an bunu düşünecek kadar iyi değildim. Arada sırada gözlerim kararmaya başlamıştı.Küçük ve ürkütücü bir kahkaha attı karşımdaki adam.

"Lafımı bitirmeme izin vermelisin paçoz kırıntısı. Evet hastaneye yaralarını iyileştirmek için gidiyoruz. Fakat yaralarının iyileşmesini istememin sana yardım etmekle uzaktan yakından ilgisi yok. Oradan kurtulmak için her şeyi yapacağını söyledin. Bu haldeyken benim için bir şeyler yapabileceğini sanmıyorum. Değil mi?" diye lafı yapıştırdı bana.

Aceleci davranmıştım. Harika! Karşımdaki bu, saf egodan yapılmış yaratığa beni rezil etmesi için muhteşem bir fırsat vermiştim. Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecekken gözlerim karardı ve dünyam bir anda tepetaklak oldu. Bilincimi yitirmeden önce duyduğum son şey onun öfkeli sesiydi:

"Biraz daha hızlı süremez misin sen?"

Sanki biraz da endişe vardı sesinde ama büyük ihtimal bu sadece hayal gücümün bir ürünüydü. Onun gibi birinin herhangi bir konuda endişeleneceğine ihtimal vermiyordum. Onun gibiler genelde babaları tarafından duygusuz olmak üzere yetiştirilirlerdi. Tıpkı babamın bana yapmaya çalıştığı gibi. Yaptıkları işleri düşünecek olursak, başarılı olabilmek için, bu o kadar da mantıksız değildi. Zihnimin bile konuşmaya son verdiği sırada aklımdan geçen son düşünceler bunlardı.

Merhabaaalaaar sevgili okurlarımm :P İkinci bölümün gelmesi uzun sürdüğü için özür dilerim :(( Fakat bundan sonra böyle olmayacak merak etmeyin ;) Yorum yapıp oy verenlere en büyük teşekkürlerimi sunuyorum <3<3 sizi çok seviyorum ^^ Yorumlarınızla yazma isteğimi arttırıyor ve beni heycanlandırıyorsunuz :D Süpersiniz <3<3 Umarım hikayeden sıkılmıyorsunuzdur ;)) Yeni bölümü en kısa sürede atmaya çalışacağım o zamana kadar baysss :P

Hidden MonsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin