23. BÖLÜM "Güven Meselesi"

25.1K 1.9K 225
                                    

Onur'un gözleri tereddütsüz, kesintisiz, kararlı bir ifadeyle bana bakarken yutkundum. Konuşacağı konunun ciddiyetini her bir hücresinde taşıdığı belliydi.

"Ne konuşacağız?" dedim o konuşmamaya devam ederken.

Otururken sırtı dik, duruşu kesindi.

"Bunu konuşmamızın zamanı olup olmadığından emin değilim ama şu anda söylemem gerektiğini hissediyorum." Gözlerini kapattı ve tekrar açtığında adeta bedeninin içinde ruhlar yer değiştirmişti. Daha yumuşak ve anlayışlı bakışlarla bakıyordu artık. "Sana her şeyi en başından anlatacağım. Beni kesmeden dinlemeni istiyorum. Anlaştık mı?"

Gözlerine bakmayı sürdürdüm.

"Anlaştık..." dediğimde beklemediğim bir şey yaptı ve bana yaklaştı. Bir kolu bankın sırt kısmında uzanırken boşta kalmış eli elimi kavradı. Bu yumuşak, içimi ısıtan bir tutuştu. Parmaklarımı saran parmaklarını izledim o konuşmaya başlayana dek.

"Biz..." dedikten sonra boğazını temizlemek istercesine hafifçe öksürdü. Sesi daha kendinden emin çıktığında konuşmaya başladı. "Biz lokantanın ikinci şubesini açmaya karar verdiğimizde Oğuz'un yani abimin başına geçmesini kararlaştırmıştık. Sonra gerekli çalışmalara başladım ve aynı zamanda Oğuz'un çalıştığı yemek şirketi de burada bir şube açmayı ve başına da Oğuz'u geçirmeyi kararlaştırdı." Onur gözlerini dalgın dalgın yüzümde dolaştırırken kaskatı kesilmiştim. Arkada uzanan kolunu büktü ve parmaklarını saçlarıma dolamaya başladı. Bu beni biraz daha heyecanlandırmıştı ve konuya odaklanamıyordum. Bana neden bunları anlatıyordu ki? Konuyu nereye getirecekti? "Bu durumda lokantanın ikinci şubesinin başına kim geçeceği durumu muallâkta kaldı ama ben vazgeçmek istemiyordum, abim de öyle. Ama Oğuz o şirkette sıfırdan yükselmişti. Çok kısa süre içinde sıradan bir stajyerden şube müdürü aşamasına gelmişti ve bu başarısına yüz çevirmesini ondan isteyemezdim. Zaten hiçbir zaman lokantayla ilgili bir yönetim işini çok da istememişti. Sonra da başına güvenebileceğimiz birini getirmeye karar verdik. Lokantanın açılmasına kadar olan süreçte bunu halledecektik. O kişi bir çalışanımız gibi olacaktı, maaşlı olacaktı anlayacağın. Biz de belli rutinlerle orayı kontrol edecektik. Boş bırakmayacaktık, işlerin yolunda gittiğine emin olacaktık."

"Bölmek istemem ama gerçekten konu nereye gidiyor, çok merak ediyorum."

Hafifçe gülümsedi, bu titreşen gerilimin hafiflemesini sağlamıştı.

"Asıl konuya geliyorum." dedikten sonra başını yana doğru eğdi. "Lokanta için çalışıyoruz ama başına kimin geleceği meselesi havada kaldı. Oğuz'un aklında birileri var ama o da kesin bir öneri sunmadı. Bense kimin oranın işletme işini alabileceğini biliyorum."

Gözlerimi kırpıştırıp sözlerini algılamaya çalıştım. Herhangi birinden bahsediyor olsaydı, bana anlatmasının bir anlamı olmazdı. Ciddi bakışlarına tezatla belli belirsiz kıpırdanan gülümsemesi bahsettiği kişinin ben olduğumu işaret ediyordu ama emin olmadan bir çıkış yapmak istemedim.

"Peki..." dedim sözlerini tamamlaması için teşvik edici olma amacıyla.

"Ben sende o ışığı görüyorum." dedi pürüzsüz bir sesle. Sonunda içime hapsettiğim tepkiyi verebildim.

"Ben mi?"

"Evet, sen."

"Bu..." Başımı iki tarafa salladım. "Bu mümkün değil!"

Kaşları daha da çatıldı, sanki az sonra çenesinden aşağı düşecek gibiydiler. Gülümsemesi tamamen silinmişti yüzünden.

"Neden?"

ÇİFTE KAVRULMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin