14. BÖLÜM "Keşif" (2. Kısım)

20.2K 2.1K 154
                                    

Bölümü yine bitiremedim. :'(

Kendime gelmem neredeyse mesaimin bitimine kadar sürmüştü. Odamda kös kös otururken gözlerim duvarlara dalıp gitmişti ve ben her seferinde uykudan uyanır gibi silkinmek zorunda kalmıştım.

Onur Derman aldatılmıştı. Onur Derman kandırılmıştı. Onur Derman kullanılmıştı.

İrem Karaca'dan daha iyi kim anlayabilirdi ki onun hissettiklerini?

Kendimi zar zor kaldırıp lokantaya pek de uzakta olmayan dondurmacıya doğru ilerlerken derin derin nefesler alıp veriyordum. Karşısında normal durabileceğimi hiç sanmıyordum. Konuşmayacağımı zaten düşünmüyordum. Hep konuşmaktan kaçtığı o konuyu öğrenmiştim ve bu bana hiç de iyi hissettirmiyordu. Keşke hiç öğrenmeseydim. Ama o zaman onu bu kadar iyi anlayabilir miydim?

İkimiz de aynı yollardan geçmiştik.

Dondurmacı göründüğünde nefesimi tuttum.

Burayı biliyordum ama İzmir'e ayak bastığım ilk andan itibaren hep parasız olduğum için pek de girmeye cesaret edemediğim bir mekândı. Sadece bir keresinde Tunç'la cesaret edip oturmuştuk ama fiyatları görüp tüymemiz de aynı zamana denk gelmişti.

Eskiden böyle sorunlarım olmamıştı tabi.

Dondurmacının küçük bir terası vardı, beyaz demir çitler çiçek saksıları ile süslüydü ve dışarıdaki masalar da buna uygundu. Kare masalar çift kişilikti. Güzel, tatlı bahçeleri andırıyordu ortam. İçerisi ise modern tarzda döşenmişti. İş çıkışı olmasından epey doluydu.

Onur dışarıda oturuyordu. Beni görür görmez el salladı. Hafif, belli belirsiz bir gülümseme vardı yüzünde.

Onur hep gülerdi.

Eskiden.

Aldatılmadan önce.

Ben de elimden geldiği kadar gülümsemeye çalıştım.

Masaya oturduğumda bakışları yüzümde dolaştı.

"Çok beklettim mi?" diye sorduğumda başını sağa sola salladı.

"Çok mu yoruldun ben olmayınca?"

Şakayla karışık ciddi bir tonlama vardı sesinde.

"Yok... Sıkıldım bile."

"Yüzün, epey sıkıntılı görünüyor da."

"Bilmem..." dedim bakışlarımı kaçırmaya çalışırken. Şükür ki genç bir erkek garson elinde menülerle yanımıza geldiğinde dikkati benden uzaklaştı. Menüyü oğlanın elinden kaparken adeta can simidiymiş gibi tutmuştum.

"Ben sadece soğuk bir limonata alayım, büyük boy olsun..." dedi Onur garsona dönerek. Ben de menüdeki dondurma çeşitlerine bakarken biraz olsun Viviane'in kulağımda çınlayan sözlerinden uzaklaşabilmiştim.

"Ben de..." Neredeyse gülecektim. "Sanırım cennetteyim..." diye mırıldanmamı engelleyemedim. Garsona baktım, adam nasıl bakıyorsam gülmesini zar zor tutuyor gibiydi. "Şeyli istiyorum... Hmm... Tabi ki vanilyalı, kakaolu... Seçemiyorum."

"İstediğin kadar alabilirsin."

"İstediğim kadar mı?" diyerek tekrarlatmaktan kendimi alamadım."

"İstediğin kadar." Hafifçe gülümsemişti.

"Emin misin?"

Ciddi bir ifadeyle ellerini masanın üzerine yerleştirdi.

ÇİFTE KAVRULMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin