19. BÖLÜM "Kasırga" (1. Kısım)

22.2K 2.1K 200
                                    

Son Bir Kitap hikayeme beklerim. :)

İyi okumalar! :)

Kulüp açılmak üzereyken provamızı tamamlamıştık. Hepimiz durumdan memnunduk. Yeni şarkılar eklemiştik, yabancı şarkılar da seçmiştik. Ekibimi gerçekten seviyordum, isteklerimi dikkate alan, nazik insanlardı. Kendimi bilmiyordum ama onlar kesinlikle o kulübe tıkılıp kalmayı hak etmiyorlardı. İçten içe yükselip üne kavuşmalarını diliyordum.

Çantamı almak için arkaya geçtim

Arka odadan çıkarken karşıma çıkan Turgut'u hesaba katmamıştım. İrkilerek durakladım.

"Provaya geç kaldım..." dedi hafif bir gülümsemeyle.

"Yazık olmuş." deyip geçecek oldum ama dirseğimden kavrayıp beni durdurdu.

"Eğer işin yoksa, bir şey içelim beraber. Sohbet ederiz. Seni biraz daha tanımak isterim."

"Aslında çıkmam gerek..." diye sızlandım, tutuşu bedenimi ürpertiyordu. Kendimi çekiştirdim ama bırakmadı. Gözlerinde hafif bir sersemlik vardı, nefesimi içime çekince hafif bir alkol kokusu aldım. Çok içmese de çakırkeyif haldeydi.

"Hep de çıkman gerek. Önceki günler saat geç olduğu için anlıyordum ama şu anda daha kulüp bile açılmadı. Yarım saatini bana ayıramaz mısın?"

"Turgut Bey..."

"Bey mi? Bir de bey mi olduk şimdi? İrem... Güzel kızsın. Bu güzelliği kullanmayı öğrenmek gerek. Benim çevrem geniştir, eğer beni mutlu edersen, seni ünlü yapabilirim. Buradaki küçücük sahneye hapsolmaktan kurtulursun."

O ana kadar görmezden geldiğim, hafife aldığım meselenin ciddiyetini anlamaya başlamıştım. Turgut öylece basit bir sarkıntı değildi. İşin sonu, çocuğuna bakıcılık yaptığım adamda yaşadıklarıma doğru gidiyordu. Ama bu sefer yapacağım her hareketin, göstereceğim davranışların ucu Tunç'a da dokunacaktı. Onun işine zarar vermeden nasıl sıyrılacağımı ise bilmiyordum.

"Gitmem gerek..."

"Sanırım şu seni izleyen adam. Çok sık görüyorum onu buralarda. Sevgilin mi? Onun kadar yakışıklı değil miyim?"

Dirseğimi sert bir şekilde pençe gibi kavradığı parmaklarının arasından çektim.

"Bak, alkollüsün. Dengen yerinde değil. O yüzden, ben şimdi gidiyorum. Sen de gidip bir yerlerde ayıl. Burada bir sorun çıkmasın."

Olabildiğince sakin konuşmaya çalışmıştım ama bu tamamen faydasızdı. Öfkelenmişti, hatta ılımlı duruşunu tamamen geri plana bıraktığını gözlerinin alevlenmesinden fark edebiliyordum. "Amma nazlandın! Ne sanıyorsun kendini? Kendini ağırdan satınca değerin mi artacak?" Ben ne olduğunu anlayamadan omuzlarımdan kavrayıp duvara yapıştırdı bedenimi. "Bak, güzelim. Bana bak! Ben buranın sahibiyim, anlıyor musun? Ben ne istersem o olur. Sen de benim gibisini bulup işi iyice uzatma. Fazla naz âşık usandırır."

Dişlerimi birbirine sürttüm. Bir tekme onu geriye düşürebilirdi. Ama daha da sinirlendirirdim onu, kendimi kurtarırdım, Tunç ise işinden olurdu. O yüzden kendime son bir zararsız kurtarma denemesi verdim. Sert tutuşundan kendimi çekmeye çalıştım ama bu beni daha fazla bastırıp yüzünü iyice yaklaştırmasına neden oldu. Fiziksel olarak gösterdiğinden daha güçlüydü.

O sırada beklemediğim bir şey oldu. Koridorun başından Onur'un sesi duyuldu.

"Ne oluyor burada?"

Sese doğru döndüğümde Tunç ve Onur'u bize doğru koşarak gelirken gördüm. Kendimi çekmeye çalıştım ama adam öfkeyle beni duvara çarptı.

ÇİFTE KAVRULMUŞWhere stories live. Discover now