Otuz Dört.

1.7K 152 27
                                    

Karşında öylece dikilirken çoğu zaman korkmuşumdur aslında.

Çünkü sen benim ruhumu bedenimden ayırmak istercesine üstümden bir örtü gibi kaldırdığında ben üşüyorum ve korku benim etrafımı çevreliyor. Ben buna engel olamıyorum.

Senin kalbinin yokluğu ikimizi de yakmaya devam edecek.

Bu acının beni terk edeceği günü düşlerken, şimdi kendimi yeniden o acının ortasında buluyorum.

Benim yaklaştığım bütün kapıları kapatmayı seviyorsun sen.

Ben hep dışarıda yalnız kalıyorum.

Eski gülüşleri özlediğimi de itiraf etmeliyim ama bu hisleri yok etmeyi daha çok istiyorum.

Derin bir nefes daha aldım koltuğa daha fazla sinerken.

Aldığım her solukta daha fazla kayboluyordum kendi içimde.

Kalbimin sızlayışlarını es geçemiyordum bir türlü.

Dudaklarımın üstünde bol miktarda hüzün hissediyorum ve sanki gökyüzüm bir anda kararıyor.

Ruhum hapsolduğu kafesin içinde çığlıklara boğulurken dışarıdan gelen bağırış sesleriyle hızla ayağa kalktım.

Bir kez daha boşluğa düşmem için son bir adım kaldığını biliyordum.

Beni o boşluğun en dibinde beklediğini var sayıyorum.

Ama bu sefer kendimi en dipte bulmak istemiyorum, bunu kendime bir kez daha yapmak istemiyorum.

Zayn'in kapımın önünde Andrew'i yumrukladığını gördüğümde bedenim olduğu yerde donup kaldı.

İçimde parlayan öfke ve endişe gözlerime yansırken zorlukla yutkunmuş ve hemen onlara doğru koşmuştum.

"Zayn!" Acı dolu çığlığım etrafa hakim olurken o bana bir an olsun bile bakmadan ona vurmaya devam etti.

Bana vurduğunu biliyor muydu o?

Bana ilaç olan adamın kanını akıtırken benim kalbimi yumrukladığını biliyor muydu?

Onun kollarını tutup bedenini itmeye çalıştım.

Andrew kendinden geçmiş bir halde yerde yatarken göz yaşlarım onun için akmaya başlamıştı.

"Bırak." diye çemkirdim umutsuzlukla Zayn'i itmeye çalışırken. "Zayn, bırak onu."

Hıçkırıklarım dudaklarımın arasından kurtulmaya çalışırken Zayn'in öfkeli gözlerle geriye çekildiğini duydum.

Andrew yerde inlemelerle yatarken karnına sert bir tekme daha geçirdi.

"S*kerim seni." diye tısladı öfkeyle ona doğru eğilirken.

Yüzünü kendine doğru çekip "Uzak dur." dediğini duydum. "Benim olandan uzak dur."

Hızla onun üstüne atılıp onu hemen geriye itim ve Andrew'in kanlı yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

Dudaklarım endişe içinde titriyordu, bu kabus gibiydi. O kadar şaşkın ve korku içindeydim ki nefes almakta zorlanıyordum.

Gözlerini zorla açık tutmaya çalışırken sessizce "Madison." dediğini duydum.

"Özür dilerim, çok özür dilerim Andrew."

Zayn'in ona bunu yapmasının tek sebebi ben olabilirdim. O yumruklar benim yüzümden onun yüzünü incitmişti ve ben çok üzgün hissediyordum.

Hırsla Zayn'e doğru dönerken "Defol." diye bağırdım. "Hemen git, defol."

Ama o benim istediğimin aksine kolumu sertçe yakalayıp beni ayağa kaldırdı.

"Onun sana dokunmasına izin mi veriyorsun?" Kolumu acıttığı için acı dolu bir çığlık attım ve onu itmeye çalıştım. "Neden?" diye sordu. "Neden bunu ikimize de yapıyorsun?"

"Sen neden yaptıysan o yüzden." Titrek bir nefes aldım korku içinde. "Defol Zayn, hemen git buradan ve bir daha asla ona da bana da yaklaşma."

"Madison." diye tısladığını duydum Zayn'in. Andrew'in sesinin aksine öfkeli çıkıyordu onun sesi ve gözleri benimkileri yakıyordu.

"Ondan ayrıl."

"Ne hakla bana karışabilirsin? Git diyorum sana, defol." Sinirim daha çok kanımı ele geçirirken onun laflarında mantık bulmakta zorlanıyordum.

Kolumu bırakıp beni geriye iterken "Sakın." diye bildirdi Zayn. "Bir daha onu senin evinde görürsem çok daha kötüsü olur."

"Şaka mı yapıyorsun sen? Zayn benimle dalga geçmeyi bırak. Sen beni terk ettikten sonra nasıl bana bunları söyleyebilirsin? Kendine gel ve etrafında bak. Beni sen bıraktın şimdi bana hesap soramazsın."

Göz yaşlarım bir kez daha yaralarımın üstünden ilerlerken kalbim alevlerin içinde kaybolmaya devam ediyordu.

Ela gözlerinin beni öldürmek istercesine baktığını gördüğümde onun bedenini sertçe ittim ve tıpkı onun gibi bende "Sakın." diye tısladım. "Bir daha evime ya da benim yakınıma gelme."

Bir şey demesini beklemeden yeniden Andrew'in yanında soluklanırken onu zorlukla ayağa kaldırmaya çalıştım.

Onun yüzüne çarpan her yumruk aslında benim ruhuma vurulmuştu.

Ve kalpsiz adam, arkasında enkazlar bırakarak gitmeye hep aşık olmuştu. Bu sefer de olduğu gibi.

**

Ya iyi oldu mu ki diye düşünüyorum ama emin değilim çünkü geçişleri çok iyi yapamadım sanki neyse işte uzun yorumlarınızı bekliyorum çünkü ilgi azalmış gibi gözüküyor ve bu üzücü..sizi seviyorum.❤

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin