On Sekiz.

2.1K 178 11
                                    

"Alo?"

İnce kadın  sesi kulaklarıma dolduğunda kalbimi kaplayan  değişik  hislerle  susmak istedim ama daha sonra dudaklarımın arasından ufak bir "Merhaba." çıktı. Neşesiz ve cansızdı.

"Merhaba, kiminle görüşüyorum?"

Telefonu kulağıma tutarken hafifçe güldüm. "Hiç kimse."

"Pardon?" diye soludu. "Neden aradınız?"

Kendi kendime tekrar gülümsedim. "Bilmiyorum, belki de kendime daha çok acı vermek için." Gözlerimin dolması engellenemezdi.

"Ne dediğinizi anlamıyorum." dedi. Sanırım Zayn, benden ona pek bahsetmemişti. Gerçi niye bahsetsin ki değil mi. Sonuçta ben onun için  artık yoktum.

Titrek bir nefes aldım.

"Bana acı çektiren hep O oluyordu. Ama bu sefer bir farklılık yapmak için ben kendi canımı yakıyorum. Neden bunu yapıyorum bilmiyorum. Ama O benden o kadar uzak ki, artık canımı yakmak bile istemiyor. Bu bir hastalık gibi. Kalbim ondan vaz geçemiyor."

"Hanımefendi." dedi kibarca. Sabrının sonuna mı geliyorduk? O benim gibi değildi ve belkide Zayn bu yüzden onu seçmişti.

"Kalbim acıyor." dedim telefonun diğer ucunda ki kadına, sevdiğim  adamın yeni sevgilisine.

"Buna bir türlü engel olamıyorum. Uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum, hiçbir şey yapamıyorum. Artık ağlayamıyorum bile. Ondan uzakta yapayalnız göz yaşı dökmek içimi daha da yakacak, biliyorum."

"Size yardımcı olabileceğimi sanmıyorum." dedi sessizce.

Göz yaşlarım ardı ardına süzüldü.

"Kimse bana yardımcı olamıyor. İşin kötüsü de ne biliyor musun, artık o bile bana yardım edemez."

"Üzgünüm." dedi. "Kapatmam lazım."

"Dur." diye soludum aniden. "Lütfen kapatma."

Göz yaşlarımı sildim ve bir kez daha aralandı kuruyan dudaklarım.

"Yalnız kalmak istemiyorum ve O da beni istemiyor. Beni hiç sevmemiş gibi davranıyor. Ama beni hâlâ sevdiğini biliyorum. Şu an sadece senin yanında duruyor. Ama kalbi hâlâ kalbimin yanında, onu hissedebiliyorum. Ve yakında o kalbin sahibinin de yanımda olduğunu hissedeceğim."

"Kapatmam lazım." Dedi. Hâlâ oldukça kibardı ve iyi biriydi. Bu canımı daha çok yakacak mıydı?

"Şimdi onun yanına gideceksin değil mi?" diye sordum. "Ve onun o güzel gözlerine bakacaksın. Onu ne  kadar çok özlediğimi bilmiyorsun değil mi? O da bilmiyor." Yutkundum. "Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim, beni affet lütfen. Bunu yapmak zorunda hissettim ama  sana karşı hiçbir kötü niyetim yok. Ben sadece acımı tazeliyorum, çünkü ela gözlü adam buna bir süreliğine ara verdi."

Ardından bir kez daha tebessüm ettim kendi   kendime. Kalbim git gide daha da çöküyordu.

Bir kez daha soludum önce. Sonra da ela gözlü güzel adamın yeni limanına son bir kelime armağan ettim.

"Hoşçakal."

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin