Otuz Bir.

1.8K 152 25
                                    

Bölüm yine geçmişi anlatıyor. İyi okumalar!❤

**

Karşısında oturup onun ela gözlerinin yazdığım satırlar üzerinde gezinişini seyrederken sessizce yutkundum.

Büyük bir dikkatle yazılarıma odaklandı ve kısa bir sürenin ardından yakıcı elalarını bana çevirdi.

"Kısa ama etkiliyici."

Defterin kapağını kapatıp masada bana doğru itti. "Açıkçası kadının sadakatine hayran kaldım. Adam öldükten sonra bile ona aşık kalıyor."

"Aslında.." diye fısıldadım sessizce. "Ölümün bir süre sonra aşkı görünmez hale getirdiğini düşünüyorum." Bir kez daha yutkundum. "Çünkü bilirsin, zaman onun yokluğunda ilerledikçe yavaş yavaş onun izlerini yok etmeye başlar."

"Yani inanmadığın bir aşkı yazdın."

"Hayır." diyerek karşı çıktım ona. "Bu benim gerçek görüşüm ama Katherine'nin aşkına inanıyorum. Zaten bu yüzden yazdım. Bir kadının her koşulda sevmeye devam ettiğini belirtmek için."

Dudaklarını ıslattı.

"Sen öyle mi yapardın? Yani aşkını hep korur muydun?"

"Bilmiyorum." diye fısıldadım sessizce. "Ben onun kadar sever miyim bilmiyorum."

"Ben seviyorum." dedi Zayn. Ayağa kalkıp bana doğru yaklaştı. "Bir kadını o öldüğünde bile sevecek kadar seviyorum."

Dudaklarının kıpırdanışı dikkatimi dağıtırken sessiz bir nefes aldım.

Ela gözleri hapsetmek ister gibi baktı gözlerime.

Kendimi onun etkisi altında tutsak hissettim.

Gözlerine yakalanmış duyguları yavaş yavaş bana yansıttı.

Derin bir karanlıkta koşarken onun gözlerinde ki aydınlığa tutunduğumu hissettim.

Kalbim tekledi.

Bana doğru daha fazla yaklaştığını sezdiğimde yutkundum.

"Sende sevmek istiyorsun." dedi dudaklarıma doğru. "Gözlerinde bunu görebiliyorum. Nefeslerine verdiğin değer kadar sevmek istiyorsun."

Gerçek gibi yansıdı gözlerime.

Sanki hiç canımı yakmayacak bir gerçek gibi.

"Madison." diye fısıldadı. "Kalbini bana açacağını hissediyorum."

Kendimi biraz geriye çekmek istediğim de onu kendime daha yakın buldum.

Dudaklarını dudaklarıma sürttü.

"Yakında." dedi. "Çok yakında."

Dudaklarımız birbirine değerken "Sevmekten korkma." demişti.

Dudaklarımı araladım. "Peki ya sevilmemekten korkmalı mıyım?"

Her şey bu soruydu işte.

Yazdığım satırlar, aldığım soluklar ve kalbi ele geçiren hisler.

Her şey bu sorunun üzerinden geçiyordu.

Bütün ipler buna bağlıydı.

"Eğer gerçekten sevdiğini hissettirirsen sevilirsin. Ben öyle yapacağım. Kalbimi hissettireceğim. Ama ne olursa olsun sevilmemek herkesi korkutur."

Sorumu boş bıraktı aslında.

Cevap yeterli değildi.

Ben geçen zaman içinde onun ellerine sarılırken sevilmemekten korkup korkmamam gerektiğini bilmedim.

Ta ki o elimi bırakıp gidene kadar.

Sevilmemek, kalbi öylesine yakıyordu ki ölüm istiyordunuz.


**

Ya ben bu bölümü sevmedim hatta kendimi zorlayarak yazdım. Beğenmeyebilirsiniz normaldir ama yinede hatrım için yorum yapın lütfen! ❤

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin