Yirmi Altı.

2.7K 205 58
                                    

"Onu seviyor gibi gözüküyordun. Ona sığınmış gibiydin sanki. Senin adına mutlu oldum."

"Bu yalanlar arasında kayıp bir cümle değil mi?" Derin bir nefes aldım. "O kadar şeyden sonra benim için bir şey hissedebiliyor musun ki?"

"Sen her şeye rağmen hissetmemiş miydin? Bu nefret bile olsa."

Soluduğu hava telefonun diğer ucundan kulaklarıma doldu.

"Artık benden daha da uzaktasın değil mi?"

"Sen de hep bunu istememiş miydin zaten?"

"Bilmiyorum. Sadece bu değişik bir hismiş. Eskiden sevdiğim kadını şimdi başka bir adamla görmek."

"Bunu bana mı söylüyorsun?" Dudaklarımın arasından alaylı bir gülüş çıktı. "Ben her gece senin başka bir kadının yanında olduğunu bilerek uyumaya çalıştım. Ona dokunduğunu, onu sevdiğini bile bile nefes aldım."

"Özür dilerim." dedi adam tek solukta. Bu saatten sonra nasıl küçük bir özür çare olabilirdi ki? O da biliyordu. Bu yolu geri dönebilecek hiçbir kalp yoktu.

"Özür dileme Zayn. Artık sende mutlu olmaya bak. Hoş, sen zaten bunu uzun zaman önce başardın."

"Ya da sadece kendimi kandırdım." Sesinde büyük bir tutam pişmanlık sezdim o an. Kalbim kıpırdandı olduğu yerde ama beynim onu hemen eski haline getirdi.

"Hatalar yapıyoruz, yanlış kararlar veriyoruz ve yanılıyoruz. Bu hep böyle devam ediyor."

"Ben nerde hata yaptığımı biliyorum." diye fısıldadı ela gözlü adam. Kalbimi yeniden alevlendirmeye çalışıyordu sanki.

"Ben, bana âşık bir kalbi öldürdüm. Benim için kendini feda etmeye hazır bir ruhu acı içinde bırakıp, başka bir ruh için kaçtım. Ben seni kaybettim. Pişman olmam sandım ama yanıldım."

Kelimeler yavaş yavaş sindi üstüme. Yargılamak için düşündüm. Ben ona tonlarca cümle söylememiş miydim, o da hepsini çöpe atmamış mıydı? Hemde her seferinde.

"İkimizde önceden yanıldık ama ben bu sefer doğru kişiyi bulduğuma inanıyorum. Kalbim bu sefer nefretle değil de, mutlulukla atıyor. Bunun sebebi o."

Belkide ilk defa bir telefon görüşmemizde ağlamadım.

Belkide ilk defa onun karşısında bu kadar güçlü kaldım.

Belki de artık bulutlarım onun gök yüzünden uçmuştu.

Farklı bir göğe süs olmaya gitmişlerdi.

"Gerçekten öyle misin? Yani..." bir süre sustu. Alt dudağımı dişlerken onu bekledim.

Ve saniyeler sonra o soruyu sordu bana. Canımı yakan o soruyu.

"Gerçekten onu seviyor musun?"

Boğazım düğümlenmiş gibi hissettim bir süre.

Ona söylemek istediğim çok şey vardı elbet. Bunca zaman onun için o kadar cümle sarf etmiştim ki. Onu hiç etkilemeyen cümleler.

Uzun bir süre sadece soluklandım.

"Kalbim çok uzun bir süre senin için attı ve ben bundan hep mutluluk duydum. Aldığım her yara da ve gelecekte hissedeceğim her acıda kalbimde sen var olacağın için şanslı saydım kendimi. Sen benim için çok özeldin. Kimseyi senin gibi sevmedim ben. Ve kimse de beni, senin bıraktığın gibi bir acı içinde bırakmadı. Benim canımı sadece sen yaktın, ben sadece sana izin verdim. Ama ruhum çok yorgun düştü bu savaşta. Çünkü eskiden ağladığımda göz yaşlarımı sen silerdin. Ama ben sen onunla olduğun zamanlarda göz yaşlarımı bile silemedim. Her saniye bir yenisini ekledim eskilerinin yanına. Ben seni sevmek için kalbimi yaktım. Sırf senin sevgin de beni terk etmesin diye yok oldum. Ama yine de ben kaybettim. Sen benden uzakta gülmeyi seçtin, ben senden uzakta ağlamayı. Göz yaşlarım tükendi Zayn. Yıkıldım, yere çöktüm ve söndüm. Şimdiyse başka bir gök yüzüne dahil oldum. Başka bir kalbe tutundum. Onunla nefes almak istedim. Bana bıraktığın acıyı ilk defa biriyle paylaştım. Ve ben uzun bir sürenin ardından ilk defa eskisi gibi hissettim. Canım hiç yanmıyormuş gibi. Çünkü sen benim kalbimi yaktın. Ve ben bana bıraktığın küllerle yeni bir kalbe ulaştım. Ben çok uzun bir sürenin ardından ilk defa mutlulukla güldüm." Yutundum. "Ben seni geride bırakmayı başardım."

Kaybetmedim, dedim kendime.
Bu sefer ben kaybetmedim.

Kalbim bu sefer farklı duygularla boğuldu sanki.

Acıdan uzak kaldı ruhum ama yine de kayıp parçaları vardı.

"Madison." diye fısıldadı Zayn telefonun diğer ucundan.

"Ben ilk defa bugün seni kaybetmenin ne demek olduğunu anlıyorum. Ve ben ilk defa bugün böyle bir acı hissediyorum. Üstüme bıraktığın göz yaşlarında boğulmaya devam ediyorum. Ben senin bana bulaştırdığın acıyla önce onu kaybettim, sonra kendimi. Yavaş yavaş farkına vardım her şeyin. Senden uzakta nasıl nefes aldığımı, nasıl onunla olduğumu düşündüm. Senin kaçtığın alevlerde ben buldum kendimi. En kötüsü de, sen beni severken hep ağladın ama şimdi seni başka birinin yanında gülümserken gördüm."

Göz yaşlarım kendilerini tazeledi bir bir ve dudaklarımın arasından "Ne güzel." diye bir fısıltı kurtulup ona ulaştı. "Yavaş yavaş ödeşiyoruz."

**

Oy ve yorumları uçurun çünkü yakında final olabilir. Sizi seviyorum.❤

Pieces ➳ {z.m} Where stories live. Discover now