Yirmi Sekiz.

2.4K 187 34
                                    

Dudaklarımın arasından bıkkın bir soluk çıktı.

"Bu şekilde ikimizde hiçbir şey kazanamayız. Daha fazla konuşmamamız gerekiyor." Olduğum yerde kıpırdandım.

"Bunu duymak garipmiş." diye mırıldandı ela gözlü adam. "Önceden sana bunu ben söylerdim." Güldü. "Ve sende tıpkı benim şu an yapacağım gibi umursamazdın."

"Ben kayıp ruhumu ararken defalarca senin kapını çaldım. Ama sen beni her seferinde redd ettin."

"Şimdi de sen mi öyle yapacaksın?"

"Ben ve sen aynı değiliz Zayn. Yaşadıklarımız, hissettiklerimiz ve şu an bulunduğumuz konumlar çok farklı."

"Belki de." dedi kısık bir seste. "Ama aynı olan bir şey biliyorum ki o da, acı."

Dudaklarımın arasından alay dolu bir gülüş çıktı. Ama altında yatan öfkeyi içimde hissedebiliyordum.

"Senin aptal pişmanlık taklitlerini benim çektiğim acı ile kıyaslama. Çünkü sen benim ne hissettiğime dair en ufak bir tahmin bile yürütemezsin."

"O halde anlat." dedi yumuşak bir sesle. "Bana ne hissettiğini, acının ne kadar sürdüğünü ve nasıl iyileştiğini anlat."

Kalbim tekledi.

"Bana yeniden sevebileceğimi gösteren birine tutundum. Birkaç soru, tek cevap. Çünkü ben beni sevmeyen bir adamı sevdiğim için acı çektim, onu başkası ile gördüğüm her saniye acımı tazeledim ve yeniden sevebileceğimi anladığım için iyileştim."

"Peki ben nasıl iyileşebilirim?" Sorusu defalarca girmeye çalıştı kalbime. Tekrar ona karşı hissetmem için çabaladı. Başarısız da olmadı aslında, içime oturan değişik bir his yansıdı gözlerime ve aslında o, ona karşı olan hislerimi gömdüğüm çukuru açıyordu.

"Senin iyileşmene gerek yok. Çünkü sen incinmiş değilsin. Senin taş bir kalbin var ve ben onu kırmayı asla beceremedim. Sen iyileşmezsin, çünkü sen acıyı hissedemezsin. Şu an yaptığın tek şey hâlâ bana acı vermeye çalışmaktan başka bir şey değil."

Elimi kalbime koydum ve derin nefesler aldım. Huzursuz hissetmeye başlamıştım.

"Hep buna inandın değil mi Madison? Seni severken bile benim bir kalbimin olmadığını düşündün."

"Eğer hissedebilen bir kalbin olsaydı hiçbir şey böyle olmazdı. Ve eğer sen beni gerçekten sevseydin beni kendi acımla boğulayım diye tek başıma bırakmazdın."

"Ama onun bir kalbi var değil mi? Seni seven ve senin için atan sıcak bir kalbi var. Onu ve beni ayıran tek özellik bu değil mi? Benim kalpsiz bir adam olmam. Ve sen onu seçiyorsun."

"Seçmek mi?" Ağzım şaşkınlıkla aralanırken küfür etmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Ben hiçbir şeyi seçmedim. Sen beni hüzne mecbur bıraktın."

"Tamam, bütün suçu kabul ediyorum. Lanet herifin tekiyim, seni incittim, mutluluklarını çaldım. Özür dilerim, binlerce kez özür dilerim." Sustu ve nefesini sesli bir şekilde bıraktı. "Peki," diye sordu. "Seni yeniden bana getirecek ne var?"

Gözlerimi kapatıp açtım. "Hiçbir şey yok."

Yutkunmakta zorluk çektim.

"Ne kalbimde sana ait bir şeyler var, ne de beni sana getirecek bir neden. Ben kabul etmekte zorlandım, ama sen daha güçlüsün, kabul et bizi geriye döndürecek hiçbir şey kalmadı."

**

Kısa oldu ama uygun yer ve şarkı olmadan anca bu kadar. Uzun yorum okumak istiyorum ama pekala ^^

Seviliyorsunuz.❤

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin