Bölüm 28 - Hayalet

11.5K 936 191
                                    

Herkes gibi benim de bir hayatım olduğunu ya da modumun düşüp hiçbir şey yazamadığım zamanlar olduğunu unutmayın. Bir hafta sonra, geri kalan hayatımı belirleyecek düzeyde bir sınava gireceğim ve ben yine oturup (abartısız söylüyorum) altı saatimi harcayarak bu bölümü yazdım. Hiçbir hikayeyi yazma gibi bir zorunluluğum yok. Yazıyorum ve siz de bundan memnun kalıyorsunuz diye sizinle paylaşıyorum.

Bunu lütfen unutmayın.

İyi okumalar.

Uzun süre hareketsiz kalmaktan, ellerim buz gibi oluyor.

"Sence bunu ona söylemeli miyiz?" diyor Pelin, sonunda çıldırtıcı sessizliğini bozarak.

Boş boş yerdeki kahverengi ağaç yaprağına bakıyorum ve parmaklarımla oynamaya başlıyorum.

"Ne diyeceğiz? Abin, aslında gerçekten de senin abin değilmiş mi?"

Pelin, saçlarını sıkıntıyla geriye atıyor.

"Bilmiyorum.. Yani, hayatımda böyle bir şeye ilk kez şahit oluyorum."

Sessizliğime geri dönüp sakallarımı sıvazlamaya başlıyorum.

Selin'in bu dünyada en değer verdiği ve sevdiği insanın abisi olduğunu bilmek ve bir anda, bildiği her şeyden onu koparacak şeyleri öğrenmek.. Sanırım hayat benimle daha fazla dalga geçemezdi, diye düşünüyorum.

Sonunda oturduğum banktan kalkıyorum ve güçlü bir nefes veriyorum. Hava artık tamamen aydınlandığı için Selin'in uyanma olasılığı aklıma geliyor.

"Benim... Benim Selin'in yanına gitmem lazım. Uyandığı zaman beni görmezse telaşlanır."

Pelin sersemce başını sallıyor.

"Dosyaları ister misin?"

Elimi kaldırıp hafifçe "hayır" işareti yapıyorum.

"Sende kalsınlar."

"Tamam."

"Sağol Pelin. Araştırıp, buralara kadar geldin.."

Saçındaki at kuyruğunu sağlamlaştırıyor.

"Daha güzel haberlerle dönmek isterdim ama.."

Sertçe yutkunuyorum ve Pelin'in arabasına binip uzaklaşmasını izliyorum. O gittikten sonra bile kendimi eve atacak gücü zor buluyorum.

Aklıma, Selin'in annesinin Canan hakkında dedikleri geliyor. Böylelikle Pelin'in az önce bana gösterdiği şeyler, bir kez de Güneş Hanım'ın tavırları ile onaylanmış oluyor.

"Bu çok fazla," diyorum kendi kendime. "Selin'in dünyasını ben yıkamam."

Kafamda hissettiğim ağırlıkla birlikte evin önüne geliyorum.

Selin'in hala uyuduğunu düşünsem de, kapıyı açtığımda güzel kokular ve mutfaktan gelen sesler ile çoktan uyandığını anlıyorum.

Şuan uyuyor olsa belki her şey daha kolay olabilirdi.

Eve girdiğimde arkamdan kapıyı kapatıyorum.

"Cemil?"

Güzel sesi evi doldururken, içimdeki sıkıntı daha çok artıyor.

Biraz toparlanmayı deneyip yanına gidiyorum. Huzurlu bir şekilde kahvaltı hazırlamayla meşgul oluyor.

Çünkü her şeyden habersiz.

Selin, yüzünde evi aydınlatan gülümsemesiyle bana dönüyor. Sonra ellerime bakıyor ve kaşları çatılıyor.

"Nerdeydin? Ben de uyandığımda seni göremeyince bir şeyler almaya gittiğini düşündüm."

Gece'nin MavisiWhere stories live. Discover now