Bölüm 22 - Arkadaşım, Dostum, Sevdiğim

13.9K 1K 218
                                    

Ayşe kollarını biraz daha bana sarıyor. İçini rahatlatacak ya da ona daha iyi gelecek şeyler söylemek istiyorum. Ama böyle zamanlarda söylenen her şeyin ne kadar boş ve aslında palavradan ibaret olduğunu biliyorum.

Arabadan inip eve adım attığımdan itibaren nerdeyse Ayşe'nin yanından hiç ayrılmıyorum. Abisinin evde olmadığını söylüyor ve nereye gittiğini de pek bilmiyor.
Hatice Abla'ya sarıldığım zaman beni ne geri çeviriyor ne de eskisi gibi şevkatli davranıyor. Haber vermeden bir anda buradan ayrılmam ve muhtemelen Cemil ile aramızdakileri hissetmesi, belli ki hala onun umrunda..

Cenazenin üzerinden nerdeyse beş gün geçse bile eve sürekli birileri girip çıkıyor. Bir süre sonra aslında köyde ne kadar kişi yaşadığını bilmediğimi fark ediyorum. Bize kötü haberi veren, Cemil'in kuzeni Kerem; evli ve bir bebek sahibi. Beni tanımadıkları için öncelikle sadece ciddi bir tavırla bana yaklaşsalar da, saatler içerisinde birbirimize alışıyoruz.
"Abim.. Bu gece yine gelmeyebilir."
"Neden? Nerde kalıyor ki o?"
Sormaya bile çekindiğim sorunun cevabını biraz gecikmeli alıyorum.
"Nino'larda.. Eve pek gelmek istemiyor."
Zorlukla yutkunup başımı sallıyorum.

Kerem'in eşi Seren, Ayşe ile ilgilenirken soluğu evin bahçesinde alıyorum. Yerler az önce duran yağmurdan dolayı ıslak ve hava ciğerlerimi kesecek kadar soğuk..
Aylardan beri adım atmadığım kulübeyle bakışıyoruz. İçinden bir ses geliyor. İrkiliyorum ve aslında gereksiz bir tereddütle olduğum yerde kalıyorum. Sonra yavaş adımlarımı yerde sürükleyerek atölyenin kapısına geliyorum.
"Kim var orada?"
Herhangi bir cevap gelmiyor.
"Cemil?"
İçerde olabilme ihtimaline karşı ona sesleniyorum fakat yine hiçbir yanıt alamıyorum. Uzun zamandır açılmadığını tahmin ettiğim kapı büyük bir gıcırtı ile açılıyor. Biraz karanlık odada göz gezdirirken nefesimi tuttuğumu fark etmem zaman alıyor.
O anda bir kanat çırpma ve ördek sesi duyuyorum ve gergin vücudum çözülüyor.
"Sen miydin?!"
Sanki beni anlayacakmış gibi ona sitem ediyorum. Ama kısa süre içinde sitemim mutluluğa dönüşüyor. Daha önce ne kadar beslersem besleyeyim yeteri kadar büyümediğini düşündüğüm Mavi, kocaman olmuş bir şekilde karşımda beliriyor.
Sırıtıyorum.
"Kocaman olmuşsun seen!"
Yanına gittiğim zaman benden kaçıyor.
"Niye kaçıyorsun?"
Mavi benden kaçmaya devam edince olduğum yerde durup ellerimi belime yerleştiriyorum.
"Tabii, uzun zamandan beri buralarda değildim..."
Derin bir iç çekip gözlerimi atölyede gezdiriyorum. Köyden ayrılmadan Cemil'e en son burada veda etmiştim. Bizim köyde baş başa kaldığımız son yerdi. Bu veda her ne kadar kısa süreli amaçlansa da, altı ay boyunca elimde kalan tek vedaydı.
Henüz duygularımı kendime bile itiraf edemediğim zamanlarda, gördüğüm rüyayı anımsayıp gülümsüyorum.
Kapı yeniden gıcırdıyor ve Arzu atölyeye giriyor.
"Hah, Selin.. Burada mıydın?"
"Ben buradaydım da.. sen nerdeydin?"
Yanıma doğru gelirken arkasındaki kapıyı kapatmıyor.
"Mert'in evindeydim.."
İmalı bir şekilde tek kaşım anında kalkıyor.
"Ooo, sizin samimiyet bayağı ilerlemiş.."
Gözlerini deviriyor.
"Öyle değil ya, hemen azıtma. Evde çok bunaldım kızım, sürekli tanımadığım insanlar gelip benim kim olduğumu soruyor. Sonra işte Mert aradı.."
"Yani artık birbirinizi de arıyorsunuz.."
Kaşlarını çatıyor.
Sonra konuyu aniden değiştiriyor.
"Cemil onun yanındaymış."
Kısa bir duraksama yaşıyorum.
"Bizim geldiğimizi biliyor mu?"
"E, artık biliyor tabi.."
Dudaklarımı kemiriyorum. Benim geldiğimi öğrenmesi ile buraya gelmesinin bir olacağını sanıyordum.
"Peki gelmedi mi yine de?"
Başını yavaşça olumsuz anlamda sallıyor. Hayal kırıklığı yaşıyorum. Fakat yine de Nino'nun yanında olmaktansa Mert'in yanında olması içimi rahatlatıyor.
"Arzu.. O, nasıl?"
"Sessiz."
Kötü.
Mavi kanatlarını çırpmaya başlayınca Arzu onun varlığını fark ederek ürküyor.
Bu haline gülüyorum.
"Korkmasana, ısırmaz o."
Yine de Mavi'ye "Beni sakın ısırma bak" bakışları atıp geriliyor.
Gözlerimi deviriyorum.
"Hadi eve geçelim, burası soğuk. Misafirler de gitmiştir bile belki de.."
Arzu buna itiraz etmiyor.
Benden önce atölyeden çıkıyor. Ben de artık küçük olmayan ördeğime son bir bakış atıp atölyenin kapısını kapatıyorum.

Gece'nin MavisiWhere stories live. Discover now