Bölüm 8 - Kül

18.5K 1.2K 190
                                    

Derin nefesler alıp verirken göğsü ritmik bir şekilde inip kalkıyor. Öfkesini kontrol altına almaya çalıştığını anladığım zaman, yanlış bir şey yapmaması için ona doğru bir adım atıyorum. Fakat ilk adımı attığım saniyede öne atılır Mehmet'in yakasından tuttuğu çocuğun üzerine yürüyor.
"Hayır!"
Koşarak Cemil'i tutup, olabildiğince zapt etmeye çalışıyorum. Ama kollarımı geniş bedenine dolamakta bile başarılı sayılmam.
"Cemil, dur!"
"Abi!"
Cemil çocuğun yakasından tutuyor ve kafa atıyor.
Tiz bir çığlık atıyorum ve olabildiğince Cemil'i kendi tarafıma çekiyorum.
"Mehmet! Görmüyor musun nasıl öfkeli götür onu buradan!!"
Ben ona bağırana kadar, Mehmet olaya dahil olmuyor.
Sonra garip bir şekilde emrime itaat ediyor, yerde kanayan burnunu tutan çocuğu kaldırıp ittiriyor ve bizden uzaklaştırıyor.
Ayşe köşeye geçip, ağlamaya başlıyor. Zapt edemeyeceğimi anlayacağım Cemil'in önüne geçiyorum.
"Cemil! SAKİN OL!"
Beni duymuyormuş gibi giden Mehmet ve çocuğun arkasından öfke ile bakıyor. Bir yandan da onun üzerindeki ellerimden kurtulmaya çalışıyor.
Ayşe'nin ağlaması şiddetlendiği zaman, Cemil'in dikkatini çekiyor.
"Bana yalan söyledin!"
Ayşe'nin üzerine doğru yürüyen Cemil'in hemen önüne geçip onu durduruyorum.
"Cemil dur - yapma!"
"Ben bir şey yapmadım!" diye bağırıyor Ayşe ağlaması şiddetlenirken.
Bir yandan Cemil'i zapt etmeye çalışırken, diğer yandan Ayşe'nin beni dinlemesini sağlıyorum.
"Ayşe çık yukarı, ben yanına geleceğim sonra."
Ayşe, "Ben bir şey yapmadım" diye tekrar ederek koşar adım merdivenlerden yukarı çıkıyor. 
Cemil'in omuzlarından tutuyorum.
"Sakin ol.. Gel içeri geçelim"
Öfke ile söylenmeye devam ederken onu kendi evine kadar sürüklüyorum.
Eve girdiğimiz zaman, bakışları üzerimde geziniyor. Kısa şortuma normalinden daha uzun süre göz attığında aniden bağırıyor.
"Sen de Mehmet'in karşısına böyle mi çıktın? SİZ BENİ KATİL Mİ EDECEKSİNİZ?!"
Korkuyla yerimden sıçrıyorum. Sonra dişlerimi sıkıyorum.
"Sakin ol diyorum sana! Ayşe'yi dinlemedin bile.."
Hırsla odada gezinmeye başlıyor.
"Mehmet'i duymadın herhalde! Çocukla aynı evden çıkmışlar diyorum! Bunun açıklanacak nesi var? Bırakacaktın ben o çocuğu öldürecektim! "
Biraz daha ona yaklaşıyorum.
"Ya olayın iç yüzünü bilmiyoruz ki.. Ayşe genç bir kız, üstelik bir şey yapmadım diyor sana! Dinlesene kardeşini! Mehmet'in lafına inanıp hemen köpürüyosun.."
"Sen biliyor muydun o çocuğun yanına gidecegini? Birlikte bana yalan mı söylüyordunuz?"
Sakin kalabilmek için derin bir nefes alıp veriyorum.
"Hayır tabii ki bilmiyodum! Ama bilsem de söylemezdim şu haline bak!"
Öldürücü bakışlarını bana dikiyor.
Konuşmaya devam ediyorum.
"Şimdi sakin olacaksın ve Ayşe ile konuşacağız. Daha büyük hatalar yapmaması için."
"Daha ne büyük hatasından bahsediyorsun? Çocukla aynı evden çıkmış diyorum!"
Artık ben de sakin kalamıyorum.
"Hay delircem ya! Mehmet gelmeden önce biz ne yapıyorduk Cemil? He?"
Duraksıyor ama öfkesi azalmıyor.
"O farklı.."
"Nesi farklı söyler misin? Benim sana saldıracak bir abim yok diye mi farklı? Ya da ben Nino'nun ima ettiği gibi bir kızım diye mi?"
Odağı Ayşe olayından çıkıp bana yöneliyor.
"Selin.. Saçmalama!"
"Asıl sen saçmalama! Şu haline bak ya.. Ben bu Cemil'i tanımıyorum bile."
Bana doğru bir adım atıyor.
"Ben buyum ama. Beni tanımamışsın sen demek ki."
Tek kaşımı kaldırıp, kafamı hızlı hızlı sallıyorum.
"Öyle mi? O zaman yeni Cemil'e diyorum ki, kardeşi benim yanımda kalacak. Ve Cemil kendine gelip, doğru düşünebilene kadar da benim evime girmeyecek."
Kapıya doğru yöneliyorum.
"Selin!"
Onu duymazdan gelerek, kapıyı sertçe arkamdan kapatıyorum.

Az önceki gerilimi sistemimden atmak için derin nefesler alıp veriyorum ve hâlâ ağlamaya devam eden Ayşe'nin ardından evime giriyorum.
"Tamam, ağlama artık.."
Yanına oturuyorum.
"Anlat bana neler oldu. Ama yalan söyleme, seni abine karşı sadece ben koruyabilirim."
Yüzünü ıslatan gözyaşlarını elinin tersi ile silmeye başlıyor.
"O çocuk.. Uğur.. "
Yutkunuyor.
"Erkek arkadaşın mı?"
Başını hızla sağa sola sallıyor.
"Değil."
Saçlarımı arkaya atıyorum.
"Mehmet sizi neden evden çıkarken gördü o zaman?"
Çekiniyor.
"Bana güvenebilirsin Ayşe. Biliyorsun."
Parmaklarını parmaklarından geçiriyor.
"Uğur bana kafayı taktı. Yani, eskiden biraz konuşmuşluğumuz var. Ama ben hareketlerinden rahatsız olmaya başlayınca bitirmek istedim. O da yapıştı yakama, aylardır her hareketimi takip ediyor. En son aileme söylemekle tehdit etti beni. Ben dün zaten arkadaşımda kaldım. Ama Uğur ile konuşup, ona peşimi bırakmasını söyleyecektim. Yine beni istediğini söyledi, ben tam pes edip evden çıktım ki.."
Sözünü ben tamamlıyorum;
"Mehmet sizi gördü."
Başını hızla sallıyor.
"Ben senin cezaevinde bir sevdiğin var sanıyodum."
Bunu söylediğim zaman yeni kuruyan gözleri yeniden yaşlanıyor.
"Selin, ben hâlâ onu seviyorum zaten.  Ama o hapse girince, onu unutabilirim sandım. O yüzden şans vermiştim bu Uğur denen çocuğa.."
Ayşe sözünü bitirir bitirmez, kapı çarpma sesi duyuyoruz. Yerimden kalkıp pencereden dışarı bakıyorum.
Cemil sinirle evden çıkıp uzaklaşıyor.
"Bir şey yapacak" diyorum pencereden ayrılıp koşarak odama girdiğimde. Altıma hızla bir pantolon geçiriyorum.
"Ayşe sen burda kal"
Cevabını beklemeden koşar adım evden çıkıyorum.
Cemil'in gözden kaybolduğunu görünce, daha da hızlı koşuyorum.
"OF CEMİL OOF!"
Tepedeki güneş, koşarken terleyen tenimi yakıyor.
Nefes nefese kaldığım sırada onu kahvenin köşesinde Mehmet ile konuşurken buluyorum.
Beni ilk fark eden Mehmet oluyor ve şaşkınca bana bakıyor.
Mehmet'in bakışları ondan ayrılıp bana odaklanınca, Cemil de arkasını dönüyor ve beni gördüğü zaman yüz ifadesi anında değişiyor.
"Ne işin var burda?"
Kaba davranışı için ona gocunmuyorum. Kas kafalı olduğu için sinirliyim sadece.
"Ayşe ile konuştum" diyorum yanlarına vardığımda. Bunu dedikten sonra, koşarken kaybettiğim nefes düzenimi geri kazanmaya çalışıyorum.
Kardeşinin ismini duyunca, aniden Mehmet'e dönüyor.
"Nerde o çocuk Mehmet?!"
Gözlerimi deviriyorum.
"Cemil bir dinler misin?!"
Bakışları yeniden beni buluyor.
"Her şeyin açıklaması var. Ve siz-" derken parmağım ikisi arasında gidip geliyor "her şeyi yanlış anlamışsınız."
Cemil'in kaşları çatılıyor.
"Öyle mi? Neymiş?" diyor Mehmet.
Meraklı halleri beni rahatsız ediyor.
"Cemil, evde konuşalım mı bu konuyu? Ayşe'nin yanında."
Mehmet onu dışladığım için anında bozuluyor.
Cemil başını sallıyor ve Mehmet'in omzuna dokunduktan sonra yürümeye başlıyor. Peşinden gidiyorum.
"Selin, tekrar kusura bakma sabah rahatsız ettiğim için. Bir ara yeniden görüşelim!"
Ardımdan seslenen Mehmet'e dönüp; sahte bir tebessüm gönderiyorum.
"Yürü." diyor Cemil sessizce.
Toparlanıyorum. Ve durmaksızın yürüyen Cemil'in yanından yürüyorum.

Gece'nin MavisiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora