§24§

16K 1.8K 551
                                    

"Sözlerin bittiği an."


***

"Yumuşak yatak işi maalesef iptal oldu ama sorun değil. Eminim masa da işimizi görür. Hazır ol Kookie." dedi Heilin. Ardından sırıtarak bulundukları odadan ayrıldı.

Onun gidişinin ardından, Jungkook tezgahın arkasından gelen bir tıkırtı duydu.



"Herşey hazır." dedi Heilin ellerini birbirine sürterek odaya dönerken.

"Geriye kalan tek şey, vücutlarımızı konuşturmak." dedi ve yüzündeki sinsi gülümsemeyle Jungkook'a doğru ilerledi.

Jungkook telaşla bir ona bir de yere çizilmiş olan tamamlanmış mühre baktı.

"Yerinde olsam bu kadar acele etmezdim."

Heilin'in gözleri büyüdü ve etrafına bakındı. "Sen.."

Jungkook içinde parıldamaya başlayan umut ışığıyla etrafında göz gezdirdi.

"Ne cürretle," dedi kızgın ses. "Halımı pis duvarına asıp, Jeon'a sahip olmaya çalışırsın?"

"Nesin sen?!" diye bağırdı Heilin oda boşluğuna doğru.

"Senin kabusun."

Heilin sinirle yumruklarını sıktı. "Defol git, işimi bölüyorsun."

Jungkook'un yanına gelip ellerini gömleğinin düğmelerine yönelttiği sırada tam arkasından gelen sesle Heilin kaşlarını çattı.

"Eğer ona dokunacak olursan seni doğduğuna pişman ederim."

Heilin hışımla arkasını döndüğünde hiçkimse yoktu.

"Ne halt dönüyor burada?"

Jungkook derin bir nefes alarak başını geriye yasladı. Kalp atışları vücudunda delik açmak ister gibiydi.

"Jungkook benim olacak ve buna engel olamayacaksın, varlığı belirsiz şey." diye seslendi Heilin.

Sessizliğin ardından Heilin güldü. "Sadece beni oyalamaya çalılıyorsun değil mi? Yapabileceğin bir şey yok."

"Seni mahvedeceğim." dedi tüyler ürpertici ses.

"Şu lanet olasıca şeye bir son ver, Ellis."

Heilin dönüp gözlerini kısarak Jungkook'a baktı.

"Ne yapabilirsin ki? O evinden korkutarak kovabileceğin bir davetsiz misafir değil."

Ell Jungkook'un sağ tarafında belirdiğinde Heilin belinden bir hançer çıkarttı.

"Onunla başa çıkamayacağımı söyleyen sen değil miydin?" dedi Heilin şüpheyle ona bakarken.

"Bende öyle olduğunu zannediyordum, ama anlaşılan değilmiş."

"Ne demek istiyorsun?" dedi Ellis ifadesizce ona bakarken.

Jungkook gözlerini ona çevirdi. "Vazgeç artık. O istediğini elde etmeden beni rahat bırakmayacak, ve senin yapabileceğin hiçbir şey yok."

"Seni ele geçirmesine göz yummamı mı istiyorsun?" dedi Ellis hayretle.

"Ne yapabilirsin ki? Sen... Gerçek bile değilsin."

Heilin sırıttı. "Sonunda bir şeyleri anlamaya başladın."

"Bu sen olamazsın Jeon, bu kesinlikle sen değilsin." dedi Ell kızgın bir sesle.

Jungkook ona göz kırptı. "Oh, inan bana bu benim."

Ellis gözden kaybolduğu anda Heilin kaşlarını çattı.

"Bu aptal yaratığın ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, ama her an ortaya çıkabilme ihtimaline karşı-"

"Bir daha ortaya çıkacağını sanmıyorum." dedi Jungkook.

Heilin kaşlarını kaldırarak ona baktı.

"Ona karşı dünyada en çok incineceği sözü kullandım, gerçek olmadığını söyledim. Muhtemelen artık benim diğerleri gibi olduğumu düşünüyor ve benden nefret ediyordur."

"Tuhafsın, Kookie. Bunu onu kurtarmak için mi yaptın?"

"Kurtarmak mı?" Jungkook sahte bir kahkaha attı. "Hayır, onun kurtarılmaya ihtiyacı yok. Sadece beni bu şekilde görmesini istemedim."

"Hiçbir şey yapamayacağını söylerken ciddi miydin?"

"Eh, Ellis süprizlerle dolu. Belki de yapabileceği bir şeyler vardı, ama artık yapmaz."

"Gerçekten benden hoşlanıyorsun, değil mi?" dedi Heilin sırıtarak hançerini kınına geri koyarken.

"Dürüst olmak gerekirse, evet."

Heilin sırıttı ve Jungkook'un üzerine çıktı. Jungkook gözlerini tavana dikerken Heilin güldü. "Bu kadar utangaç olma."

Jungkook tekrar ona baktığında kızın gözlerinin kırmızılaşmaya başladığını gördü. Sanki onu tüketmek ister gibi bakıyorlardı.

"Bu biraz uzun sürecek, umarım yeterince sabırlısındır." dedi elinin tersiyle Jungkook'un yanağını okşayarak. Jungkook gerginlikle kaşlarını çatarak ona baktı.

Heilin onun bacaklarına oturup ellerini garip bir biçimde birbirine kenetledi ve Jungkook'un anlayamadığı bir dilde tüylerini diken diken eden sözler fısıldamaya başladı.

Aradan saatler getçi, hatta belki de bir gün. Jungkook her saniye daha da geriliyordu. Heilin büyülü sözlerden sonra, onunla zorla ilişkiye girerek ayini tamamlayacaktı. Terler alnını ıslatırken Jungkook derince soluklanmaya başladı. Çok kötü hissediyordu, her yeri uyuşmuştu ve en ufak harekette bulunsa parçalanacak gibiydi.

Heilin son sözlerini söylerken, Jungkook yüzünü buruşturdu.

• The Carpet Π Jeon Jungkook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin