"Hadi kim olduğumuzu unutup karanlığa dalalım."
***
Jungkook, cumartesi günü öğle vakti anlık gelen bir cesaretle sözünün bir kısmını bozmuş ve alt kata inip o odaya gelmişti.
Gün ışığı odayı aydınlatırken biraz daha rahatlamış hissediyordu. Buraya tek başına gelmeyeceğini söylediyse de artık umrunda değildi. Yine de yanına telsiz vb. aletler almayı ihmal etmemişti.
Şayet 'hayalet' falan varsa, Jungkook onunla yüzleşecekti.
Halıya dik dik baktı. Neden her şey tozluyken o temizdi?
Ona doğru yaklaşırken gölgelerin arasından duyduğu nefes sesi durmasına sebep oldu.
"Ona yaklaşma." Dedi ürkütücü ses.
"Ona dokunma."
Jungkook olduğu yere çivilendiğini hissediyordu.
"Canını seviyorsan, defol git buradan."
Bu bir tür şaka olmalıydı değil mi?
Jungkook gözlerini kapatıp kendi kendine fısıldayarak tekrar etti. "Hayalet diye bir şey yoktur. Hayalet diye bir şey yoktur. Hayalet diye b..."
Odada yankılanan ürkütücü kahkaha onu bölmüştü.
İşte şimdi Jungkook, ciddi anlamda korktuğunu hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• The Carpet Π Jeon Jungkook •
Fanfiction[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Frank's House'a taşınır. İnsanların onu hayalet dedikodularıyla uyarmasına kulak asmaz, eve taşınmakta...
