37. Son adımlar...

92 12 24
                                    

Yoo Jung'un gözünden:

Yanına vardığımda eğilip kulağıma "Gel şurada konuşalım." dedi. "İnsanların bizi duymasını istemiyorum." Başımı tamam anlamında sağladıktan sonra onu takip ettim. PD'lerin arkasından ilerleyip havuzun yanında kimsenin olmadığı yere ilerledik.

"Ben..." diye söze başladığında bile kararsız görünüyordu. Kesinlikle bir şeyler farklıydı ama ne olduğunu tam olarak söylemek çok zordu. "Onunla konuştum. Üzgünüm ama sana hiçbir şey anlatmamamı söyledi." dedi. Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Ben ...nelerimi risk etmiştim. Neler yaşamıştım. Ama aradığım insan tam bir adım önümde yüzünü benden saklamaya devam mı ediyordu? 

Junior bana biraz daha yaklaşıp kulağıma doğru eğilerek, "Üzgünüm. Onun sen olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Bence her şeyi bırakıp kendi hayatına dönmelisin. Hem yanılmıyorsam sen ...?" Şüpheli gözleriyle beni baştan aşağıya süzdükten sonra gözleri bir an emin olmak ister gibi göğüslerimde takıldı. "Sen kız mıydın yoksa uzun saçlı bir erkek miydin onu bile tam hatırlamıyorum. Ama her neyse, sadece bırak ve evine dön. Tamam mı?" Ağzım açıldı. Ağzıma geleni saymak istiyordum. Ama şoktan donmuş olan beynimde tek bir kelime bile belirmiyordu.

Gözlerim kocaman açılmış öylece Junior'a baktım. İdrak etmekte zorlanıyordum. Kendimi zorlayarak aklımda en net beliren soruyu "Onunla konuştum derken?" diye mırıldanarak sordum.

"Onunla konuştum ve bana bu oyunun ikinizin arasında olduğunu ve karışmamamı söyledi." Junior neden şaşırdığımı anlayamıyormuş gibi yüzümü inceledi.

"Efendim?" diye sordum şaşkınlıktan fısıltı gibi çıkan tiz sesimle. Kaşlarımı çatmış yüzüne bakıyordum.

"O geceyi hayal meyal hatırlıyorum." diye devam etti Junior. "O ve ben birlikte yürüyüşe çıkmıştık. Birkaç saat sonra ben tuvalete gitmek için ayrıldığımda o seni bulmuştu. Beni hatırlıyor musun bilmiyorum. Sadece bir kaç dakikalığına o senin için battaniye almaya eve koştuğu zaman sana göz kulak olmamı istediği için yanına gelip sonra tekrar uzaklaşmıştım."

Beynim zonklamaya başladı.

"Sana acıdığımı hatırlıyorum. Üzücü bir durumdaydın." diye devam etti Junior düşünceli bir sesle. Başımı çevirip ona baktım. Bakışları havuzun suyuna sabitlenmişti ve dikkatle düşünüyordu.

Ağzım açılabileceği en şaşkın pozisyonda açıkken beynimde yankılanan sahne beni esir aldı. Ceketini bile üzerime örttüğü halde titrememin durmadığı onunda birden ortadan kaybolup sonra elinde battaniyeyle nefes nefese geri döndüğü an gözümün önünde tekrar canlandı.

₹₹₹
-ANI-

Gene kısa bir sessizlik oldu. Kıpırdadığını hissettim. Yavaşça ve nazikçe başımın altındaki bacağını çekti, hissettiğim ısısının yerini şimdi ondan daha soğuk bir çanta almıştı.

Sanki bir ileri bir geri gidiyormuşçasına çimleri ezen adım seslerini duyabiliyordum. Ama bir kaç saniye içinde onlarda kayboldu.

Gitmişti.

Ben tam onu merak etmeye başlamışken o... gitmişti. Ya da... o da gitmişti mi demeliydim?

Evet. Onca yıl dua etmiştim. Ama sanırım ilk defa bir duam bu kadar çabuk kabul olmuştu. Olduğum yerde kendimi zorlamaya ve kaskatı kesilmiş olan bedenimi çözmeye çalıştım. Ne de olsa benim planlarım hiç tutmazdı. O geri gelmeden önce yani biran önce kendimi Han nehrinin cezbedici güzelliklerine bırakmalıydım.

Kendimi ne kadar zorlasam da tek yapabildiğim iniltili sesler çıkarmak olmuştu.

Sonra birden alnıma değen sıcacık eli hissettim.

Who? of VIXXWhere stories live. Discover now