Sevmek Ne İmiş

3.5K 216 47
                                    

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya, Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında.
Ne çarşaf halden anlar ne yastık. Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali, Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin. Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini. Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi? Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın hayal kurmayı; Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

-Ümit Yaşar Oğuzcan

***

Defne ağlamaktan şişmiş gözlerini tavana dikmiş hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Ne düşünebiliyor ne de düşünmek istiyordu. O geceyi hatırladıkça boğazı düğümleniyordu. Ölüyor gibi oluyordu. Kökünden koparılmıştı sevdiği adam tarafından. İnanmıştı ona. Güvenmişti. Babası ve abisinden sonra ilk defa bir erkeğe güvenmişti. Bunun anlamı çok büyüktü onun için. Babasının saçlarını okşarken ki huzuru Ömer'in yanında bulmuştu. Duygularını anlatmaya kelimeler yetmezdi. Yere çakılmıştı Defne. Mucizesi erken bitmişti. Eline telefonunu alınca saatin 05:21 yazdığını  ve Ömer'den gelen cevapsız aramaları gördü. Uyuyamıyor, yemek yiyemiyor, konuşamıyordu. Tek yaptığı şey ağlamak ve acı çekmekti. Yıllar sonra ilk defa gerçekten mutlu olduğunu hissetmişti. Kısa sürelik bir şey gibi gelmemişti ona. Sonsuz gelmişti. Diğerleri gibi değildi. İlk kez yaşadığını, nefes aldığını hissetmişti. Nasıl bilebilirdi ki bunların olacağını? Bir tarafı Ömer'e koşup sarılmak istesede bir tarafı Ömer'den nefret ediyordu. Aşk böyleydi işte. Aklında sürekli İz'in Ömer'i öptüğü sahne tekrarlanıyordu. Defne gözlerinin dolduğunu fark edince elleriyle ovuşturdu. Dudaklarından titrek bir nefes çıktı. Uyumayı denedi tekrardan. Döndü... Döndü... Olmadı.

06:00...

07:00...

08:00...

09:00...

Bir dakika bile uyumayan Defne'nin garip bir şekilde uykusu yoktu. Saatin dokuz olduğunu görünce eline telefonunu aldı ve Sinan'ı aradı.

"Alo Defne?"

"Sinan Be..." sesi çıkmayan genç kız öksürüp sözüne devam etti.

"Pardon sesim çıkmadı bir an. Sinan Bey, ben bir kaç günlüğüne izin alabilir miyim? Lütfen, çok önemli. İşimi asla aksatmam ama önemli olmasa istemezdim."

Kiralık Aşk& Sevdan Bir Ateş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin