Mucize

3.8K 207 8
                                    

Ömer

Şiirini tamamladıktan sonra güneş saçlı kız bana doğru dönmüştü.
"Seni hatırlıyorum..." demişti. Beni hatırlıyordu. Bu tepkiyi kesinlikle beklemiyordum. Afallamıştım. Bir cevap bekliyormuş gibi bana baktı. Seni hatırlamasına daha sonra sevinebilirsin Ömer. Kendimi toparlayıp cevap verdim.

"Bende, bende seni hatırlıyorum..." diyebilmiştim sadece. Ona, hatırlamak ne kelime günlerdir aklımdan çıkmıyorsun, aklım çıkıyor sen çıkmıyorsun demek istedim fakat bunun yerine

"Güzel şiir değil mi?" dedim.

Gözlerini kaçırarak "Güzel evet ve her cümlesinin doğru olması can yakıcı." dedi. Acı çekiyordu. Aşk acısı.

"Çok sevmezsen, çok acımazsın güneş saçlı kız." aniden bakışlarını bana çevirdi. Sözlerimden etkilenmişe benziyordu. Gülümsedi.

"Adım Defne ama Güneş saçlı kızda iyiymiş." dedi neşeyle.

"Ömer İplikçi, tanıştığıma memnun oldum Defne." dedim ve elimi uzattım. Elini bana uzatacakken elindeki dosyasını yere düşürdü ve çizimlerle dolu olan kağıtları her yere saçıldı. Şaşkınlıkla çizimlere bakıyordum. İnsan figürleri, ayakkabılar, elbiseler... Her şey vardı. Eğildim ve kağıtları aldım.

"Tasarım mı yapıyorsun Defne?"

"Önemli bir şey değil, öylesine bir hobi. Alabilir miyim?" dedi ve elini uzattı.

"Bunlar çok güzel. O kadar narin ve nazik çizgilerle çizilmiş ki. Çok başarılı." dedim büyülenmiş bir şekilde.

"Tasarımla mı ilgileniyorsun?" dedi.

"Evet, ayakkabı tasarımcısıyım. Passionis'i hiç duydun mu bilmiyorum ama orası benim şirketim. Orada baş tasarımcıyım." Gözlerini şaşkınlıkla açtı.

"Evet Passionis'i biliyorum, duymuştum." dedi. Bu kadar güzel, narin çizen birisini kaçıramazdım. Defne'nin piyano ve tasarımdan başka yeteneği var mıydı merak ettim. Bu kadar mükemmel olması nasıl mümkün olurdu?

"Defne Passionis'te junior tasarımcı olarak çalışmak ister misin? Ben seni çalıştırırım, çizimlerini geliştiririz. Kendini bu konuda geliştirmelisin. Bu çizimlerin hobi olmaktan çıkmalı diye düşünüyorum. Sana bu konuda yardım edeceğimide söz veriyorum. Sen ne düşünüyorsun?" dedikten sonra Defne'nin şaşkınlığı iyice artmıştı.

"B-ben çok isterim ama biraz düşünmek için zaman isteyebilir miyim? Ciddi bir iş ve ben emin olmak istiyorum."

"İstediğin zaman olsun Defne. Tabii ki düşünebilirsin. Sana numaramıda vereyim aklında sorular oluşursa arayabilirsin." dedim ve numaramın yazılı olduğu kartı uzattım.

"Peki, çok teşekkür ederim."

"Bekliyorum Defne, görüşmek üzere." dedim ve kütüphaneden çıktım. Toplantıyı kaçırmıştım fakat buna değmişti. Telefonumu elime aldım ve Sinan'ın mesajını açtım.
Gönderen: Sinan
Kardeşim toplantıya gitmemek ne demek? Apar topar ben gittim ve yalan uydurmak zorunda kaldım. Bu konuyu konuşacağız. Sadece mantıklı açıklamalara açığım!
Şuan keyfimi kimse bozamazdı. Defne'ye bir teklif sunmuştum ve kabul edecekti biliyordum. Eğer kabul ederse her gün onu görecektim. Mucize işte buydu. Onu her gün görmek, duymak, yakın olmak benim mucizem olacaktı.

        ***

Defne
  
Son bir saat içinde olanları sindirmeye çalıştım. Rüyada mıydım? Uzaklardan bir adam gelip resmen bana hayallerini gerçekleştirebilir miyim demişti. Mucize gibiydi. Her şey hep kötü mü olacak diye düşünmekten bıkmıştım. Sevdiğim adamın Amerika'ya gitmesi, babamın ölümünün yedinci yılı olması, her şey üst üste gelmişti. Şuan bakıyordumda Selim'in gitmesi koymuyordu artık bana ve daha garibi özlemiyordumda. Daha iyiydim sanki. İso'nun söylediği sözler aklıma geldi bir an.
"Selim'i sevdiğini, aşık olduğunu düşünüyorsun belki Defne ama öyle değil. Aşk böyle bir şey değil inan bana. Her yaptığı haraketle seni üzen birisinden bahsediyoruz. Ulaşamadığın için böyle yapıyorsun. Belki şuan bunu göremiyorsun ama öyle Defne. Yıpratma artık kendini. Onu her gördüğünde ölecek gibi oluyor musun? Ona bir adım yaklaştığında uçurumdan düşecek gibi oluyor musun? Aşk sadece acı çekmek midir sence? Değil Defne, değil. Aşk her duyguyu birlikte yaşamaktır. Mutluluğu, üzüntüyü, tutkuyu, her duyguyu. Ama sen yaşamıyorsun ki. Aşk nefrete çok yakın bir duygu. Duygularını artık karıştırma, kafanı topla. Hayatına bak. Hırs yaptığın şeye aşk deme. Belki şuan beni anlamıyorsun ama ileride hayatının aşkı karşına çıktığında beni anlayacaksın. Dönüp baktığında ben buna aşk mı demişim diyeceksin ve güleceksin. Sonrada bu sözlerimi hatırlayacaksın."
      Nasılda haklıydı. Belki hayatımın aşkı karşıma çıkmamıştı ama artık anlıyordum. Telefonu elime alıp İsmail'i bize çağırdım.

        ***

Nihan, abim ve İsmail merakla bana bakıyorlardı. Nihan dayanamayıp

"Ne anlatacaksın kızım? Meraktan çatlatmasana!" dedi bağırarak.

"Sizi bu güzel, harika bir günde buraya çağırdım çünkü bugün bir iş teklifi aldım." dedim.
Üçü aynı anda "Ne işi" dediler. Mucizemi anlatmaya başladım.

"Nihan hani sen dergide bir ayakkabı şirketinin ayakkabılarını bana gösteriyordun ya hatta baş tasarımcısına bayılıyordun..."

"Ay evet, Ömer İplikçi. O nasıl bir insandır ya. Sanki böyle kalemle çizmiş canım Allahım." Abim sinirle Nihan'a dönüp
"Yuh! Yanında ben varken yapma bari." dedi.

"Aşkım o öyle..." lafını tamamlamadan patlamıştım.
"Ya bi durun. Şunu bir anlatayım sonra edin kavganızı. Ömer İplikçi bana junior tasarımcı olarak Passionis'te başlar mısın dedi. Adam tasarımlarımı çok beğendi." Nihan birden ayağa kalkıp çığlıklar atmıştı.

"Ne! İnanamıyorum! Kendisi teklif etti birde. Allahım rüyada mıyım?" deyip hızla bana sarıldı.

"Birde bana sor. O kadar kötü günler ardından mucize gibi."

"Kızım peki sen ne dedin?" dedi İsmail.

"Zaman istedim. Ciddi bir iş sonuçta bekleyip düşünmek istedim."

"Kızım manyak mısın sen? Hemen kabul ettiğini söyle. Telefonunu verdi mi? Hemen ara söyle!" dedi Nihan.

"Aşkım bir motorun soğusun, Nihancım, güzel eşim."

"İki dakika sevindirmediniz be sustum."

"Defociğim eğer kendinden eminsen bekleme. Anlattıklarınıza göre büyük bir şirket. Bu senin için çok iyi bir adım olur." dedi İsmail. Haklıydı. Daha fazla beklemek istemiyordum. Artık mutlu olmak, sevdiğim şeylerle ilgilenmek istiyordum.

"O zaman arıyorum?" dedim. Hepsi onayladıktan sonra cebimdeki kartı alıp numarayı tuşladım.
"Alo?"

"Ömer Bey ben Defne. Hatırladınız mı?" dedim heyecanla.

"Defne tabii ki hatırladım. Nasılsın?"

"İyiyim çok teşekkürler siz nasılsınız?"

"Bende iyiyim teşekkürler. Bu aramayı iyi bir habere borçluyuz inşallah?" dediği şey beni güldürmüştü.

"Evet ben teklifinizi düşündüm, kabul ediyorum. Beni bu teklifle çok mutlu ettiniz, sizi çok bekletmekte istemedim." dedim.

"Çok sevindim Defne. Daha çok mutlu olacaksın merak etme. Güzel günler yakında." dedi. Her cümlesi nasılda etkiliyordu insanı. Böyle düşünmesi beni sevindirmişti.

"Öyle mi dersiniz?" dedim.

"Öyle Defne, sende göreceksin. Adresi mesaj olarak atarım. Yarın başlayabilirsin. Görüşürüz Güneş saçlı kız." Güldüm.

"Görüşürüz Ömer Bey."

Kiralık Aşk& Sevdan Bir Ateş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin