Sözlerimi dinliyor gibi gözükmüyordu. Onun yerine bir şey hatırlamak ister gibi duruyordu.

"Madison." dedi aniden. "İsmin Madison değil mi?"

Bıkkın bir nefes aldım. "Sende Zayn'sin. Evet tanışmaya benzeyen ama asla tam olarak bir tanışma olmayan şey bittiyse artık gider misin?"

Ne yazarsam yazayım yanlız olmayı seviyordum.

Tek başıma olunca daha rahat düşünebilir ve hissedebilirdim.

Yalnızken yazmak çok daha iyiydi.

Gözlerini bende sabit tutmaya devam etti.

"Burası bir kütüphane ve isteyen herkes buraya gelebilir."

"Haklısın." diye soludum ayağa kalkarken. "O halde ben gideyim."

"Hayır." dedi hemen. "Neden kalıp benimle biraz konuşmuyorsun?"

Gözlerimi kıstım. "Çünkü bunu istemiyorum."

"Neden?"

"Başka işlerim var."

"Kimseye okutmayacağın yazılar yazmak gibi mi?"

Kafamı salladım. "Aslında tam olarak bunu yapacaktım."

Sesli bir nefes aldı. "İnatçı birine benziyorsun Madison."

"Sadece bazı zamanlar." diye bildirdim.

Dudaklarını yaladıktan sonra "Ne hakkında yazıyorsun?" diye sordu. "Ayrılık?"

"Hemen hemen."

"Yani?"

"Yani acı çeken iki insan hakkında yazıyorum. Birbirlerini seven ama birbirlerinden uzakta olan iki insan."

Dirseklerini masaya koyup yüzünü avuçlarına yasladı. "Başka?"

"Acı çeken iki aşık hakkında yazıyorum ama bu seni ilgilendirmiyor."

"Haklısın, sonuçta sadece sen okuyacaksın."

"Evet sadece ben okuyacağım çünkü başka insanlar beni anlamaz."

"Ben anlarım." dedi güvenle. Ona kötü bakışlarımı attım. "Sende o kişiliği göremiyorum."

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin