"Anladım." dedi ve derince nefes aldı. "Peki, bu mahallede en samimi oldukları kişi kimdi?"

"Bay Edward, iki bina ötede ahşaptan yapılma olan evde oturuyor. Frank ailesi ile çok yakındı. Küçük kız ona büyükbaba diye seslenirdi."

"Teşekkürler." dedi Jungkook oturduğu yerden kalkarak. "Gidip onunla da konuşayım."

"Dikkat et genç adam." dedi Bay Krypton da yerinden kalkarken. "Bay Edward huysuz bir adamdır."

Jungkook başını salladı ve vedalaşıp teşekkür ederek evden çıktı. Sokakta ilerlerken üzerinde olan şaşkın bakışları sezebiliyordu. Hatta bazen fısıldaşmalarını bile duyabiliyordu.

'Bu Frank's House da yaşayan çocuk değil mi?'

'Nasıl oldu da bu kadar süre orada kalabildi?'

'Evdeki korkunç ruh gitmiş olabilir mi?'

'Koskoca aileler bile burayı terk etmişken, bu çocuk o evde tek başına mı yaşıyor?'

Jungkook derin bir nefes aldı. Bir sürü göz tarafından tuhaf bir yaratıkmış gibi izlenmek hoş değildi. Bay Edward'ın evinin önüne gelip varendaya çıktı ve kapısını tıklattı.

Bir süre sonra kapı ağır ağır açıldı. En az altmışlarında olan beyaz saçlı adam, Jungkook'a dik dik baktı. Ne istiyorsun?"

"Sizinle Frank ailesi hakkınd-"

Cümlesini tamamlayamamıştı çünkü kapı suratına kapanmıştı. Evet, bu kesinlikle bir huysuzluk belirtisiydi.

Kapıya tekrar tıklattı. "Efendim, lütfen. Bu önemli bir konu." diye seslendi Jungkook kapıya doğru.

Kapı tekrar açıldığında adam kızgın bir yüzle ona bakıyordu. "Yaşlı bir adamı evinde rahatsız etmeye utanmıyor musun?"

"Ell hakkında konuşmamız gerek." dedi Jungkook birden. Çünkü başka ne diyeceğini bilememişti.

Adamın yüz ifadesi hızla değişti. Uzun süren bir sessizlik ve dik dik bakışmanın ardından adam konuştu. "Ell mi dedin?"

Jungkook başını salladı.

"Ell'i tanıyor musun yani? Benim zavallı küçük Ell'im." dedi adam bakışlarını yere indirerek.

"O evde yaşıyorum." dedi Jungkook. "Frank's House'da. Ve bilmeye ihtiyacım olan şeyler var. Lütfen sizinle konuşmama izin verin." dedi Jungkook Kore'den kalma bir alışkanlıkla başını öne eğerek.

Edward dik dik ona baktı. "Peh, niye böyle hateketler yapıyorsun ki?"

Jungkook mahçup bir ifadeyle başını kaldırıp ona baktığında adam kapıyı araladı ve geri çekildi. "İçeri gir."

Tek kelime etmeden içeri girdi. Büyük bir salona girdiğinde Edward ona oturmasını işaret etti.

Jungkook otururken gözü çerçevedeki fotoğraflara takılmıştı.

Ell'in küçüklüğüne ait olduğundan emin olduğu foroğraflar.

"Ell'i tanıyor muydun?" dedi Edward onun karşısına otururken. "Çocukluk arkadaşı mıydın?"

"Pek sayılmaz, aslında.." hayaleti ile arkadaş oldum?

Adam dik dik ona bakarken Jungkook başka bir yerden giriş yapmaya karar verdi.

"Ev hakkındaki dedikoduları duymuşsunuzdur."

"Demek sen herkesin şaşkınca bahsettiği ve şu ana dek o evde hiçbir sorun yaşamadan aylardır oturan ilk kişisin."

Jungkook başını salladı. "Kısmen öyle."

"Kısmen mi?"

"Öncelikle öğrenmem gereken şeyler var. Bana Frank ailesinden ve kızlarından bahsetmenizi istiyorum. Ve bir de..  Şu halıdan."

Adamın gözleri büyüdü. "Küçük Ell'imin halısı sende mi?"

"Pek sayılmaz."

Edward şüpheyle onu "Bunları öğrenmek istemenin sebebi ne?"

"Eğer siz bana anlatırsanız, ben de size anlatacağım." dedi Jungkook ciddi bir ifadeyle.

"Neden sana güveneyim?"

"Bana güvenmenizi gerektirecek bir durum mu var?"

Edward gözlerini kısarak ona baktı. "Dinle çekik oğlan. Onlar benim ailemin bir parçası gibiydi ve ölmüş olsalar bile isimlerine ve onlardan geriye kalanlara leke sürülmesi ihtimaline karşı sana bir şey anlatmak zorunda değilim."

"Neden isimlerine leke sürecek bir şey yapacağımı düşünüyorsunuz? Eğer mana ettiğiniz şey evdeki mal mülk ise, hepsinden haberim var ve nerede olduklarını biliyorum."

Edward kısılmış gözlerini şaşkınca büyülttü. "Sen nasıl?.."

"Onların hazinesini kullanmaya niyetim yok, endişelenmeyin. Sizden tek istediğim bana Ell'den bahsetmeniz."

Edward derin bir nefes aldı. "Görünüşe göre işini iyi biliyorsun çekik oğlan." Ardından yere bakarak konuşmara devam etti. "Benim küçük Ell'im, daha minicikti. Hayat doluydu ve hep gülümserdi. Mektup arkadaşının ona göndermiş olduğu halıya çok değer veriyordu. Nereye gitse onu da yanında getiriyor, bazen battaniye yerine onunla örtünüyordu. Başkalarının dokunmasına izin bile vermezdi." Dedi buruk bir tebessümle.

"Mektup arkadaşı mı? O kimdi?"

"Onunla aynı yaşlarda olan bir kızdı sanırım, ama kim olduğunu bende bilmiyorum."

"Demek bu yüzden o halıyı bu kadar çok seviyor.." dedi Jungkook dalgınca yere bakarak.

"Ne demek istiyorsun?" Dedi Edward kaşları çatılmış halde ona bakarken.

Jungkook gözlerini ona çevirdi ve en çok merak ettiği şeyi sordu.

"Ell'in asıl ismi ne?"

• The Carpet Π Jeon Jungkook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin