GİDEMEZSİN

23.9K 1.1K 207
                                    

Hande, tüm gerçekliğinde odasının kapısında durmuş kendisine bakıyordu. Böyle bir günde burada olmasını beklemiyordu ama içeriye nasıl elini kolunu sallayarak girdiğine dair düşünmeden edemiyordu. Evet, ev bu gün organizatörler tarafından istila edilmişti ama onca kişi arasında Hande üst kata kadar çıkabilmişti. Onu kimsenin fark ettiğini arkasında kimsenin olmamasından anlayabiliyordu.

" Burada ne arıyorsun?" diye sordu şaşkınlığını üzerinden atarak. Gözleri üzerindeki gri renkli kabanın üzerine kaymıştı. Böylesine soğuk havada spor ayakkabılarla çıkıp gelmişti. Onun hastanede olduğunu duymuştu en son. Ama annesi bu evde yaşamadığı için son durumu bilmiyordu. Burada olduğuna göre artık hastanede kalmıyordu.

Kendisi delip geçen soğuk bakışlara rağmen otoritesini kaybetmemeye çalışıyordu. " Beni gördüğün için korkuyorsun" dedi Nisa'nın gergin tavırlarını fark ettiğinde. Bu durum onu keyiflendirmişti. Nisa'nın kendisinden korkmasını her daim istiyordu. O kızın acı çekmesini istiyordu. Aynen kendisi gibi...

Gözlerini Hande'den ayırmadan elindeki defteri masanın üzerine bırakmaya çalıştı ancak tutturamayıp defterin yere düşmesine neden olmuştu. Bunu defterin yere düşüşüyle çıkardığı sesten anlamıştı. Bakışlarını Hande'nin üzerinden ayırmaya korkuyordu. Onun normal olmadığını biliyordu. En son elinde silahla basmıştı bu evi. Şimdi onca zaman üzerine yeniden, bir anda habersizce evine geldiğinde, eski anıları depreşmişti. Bu da istemsiz korkmasına neden oluyordu.

Savaş'ın yolda olduğunu bildiğinden biraz onu oyalarsa sorun kalmayacağını biliyordu. Ama bunun da kolay olmayacağını Hande'nin nefret dolu bakışlarından görebiliyordu. Ne yapması gerektiğinden emin değildi. Bağırmaya kalksa biri sesini duyar mıydı? Alt kattan gelen gürültülerle bunun çok mümkün olmayacağının farkındaydı. Tek umudu Savaş'tı.

" Neden geldin?" diye sordu olduğu yerden kıpırdamadan.

Hande içeriye doğru bir adım atıp kapıyı arkasından kapattı. Kapanan kapı sanki tüm anılarına kapanmış gibi hissettirmişti. Sanki burası onun son anılarının geçeceği yer gibiydi. Buradan çıkamayacağını hissetmeye başlamıştı. " Seni öylece bırakacağımı düşünmedin değil mi?" diye sordu kapıyı kilitlerken. Sonra da rahat bir ifadeyle kendisine döndü. " Hayır Nisa, sen artık daha fazla kazanamayacaksın. Ben kaybetmiş olabilirim ama senin de kazanmana izin vermeyeceğim. Artık daha fazla gülmene, bu lüksün keyfini sürmene izin vermeyeceğim " dedi. Konuşma şekli garipti. Akli dengesi yerinde olmayan biri gibi davranıyordu.

Korkuyla yutkunan Nisa, ne yapacağını düşünüyordu. Kaçma şansı bile yoktu. Üzerine doğru gelen Hande'ye geriye doğru kaçmak isteyerek yanıt verdi. Ama ayağına çarpan kanepe gidecek yerinin olmadığını gösteriyordu. Onu geçip kapıyı açabilirdi. Evet bunu yapacaktı. Bu odada kalması tehlikeliydi. İleriye doğru gitmekten başka şansı yoktu.

Üzerine doğru gelen Hande'yi omzundan kenara itip kapıya doğru koştu ve hızla anahtarı çevirdi. Kapı kolunu tutmuş ve açarak kendisini can havliyle koridora atmıştı. Ama bir anda duyulan silah sesi ve sırtında hissettiği acıyla olduğu yerde durmak zorunda kalmıştı. Ne olduğunu idrak etmek istemiş ama acının dayanılmazlığı karşısında daha fazla direnemeyerek dizlerinin üzerine düşüvermişti.

Kesik kesik nefesler alırken bir elini yere koyarak destek almaya çalışmıştı. Arkasından duyulan ayak sesleri gittikçe yaklaşırken, gözlerini kapatarak dudaklarını birbirine bastırdı. Burada biteceğine emindi artık. Hande durmayacaktı... Yeniden duyduğu silah sesiyle ve bu kez göğsüne saplanan ikinci acıyla elindeki güç de kalmamış ve koridora, ahşap zemine düşüvermişti.

Üzerindeki beyaz elbise kırmızıya dönerken yeni bir kurşun sesi daha duydu. Üçüncü acı, diğerleri kadar etkili olmamıştı. Gözlerini yavaşça açmış ve kendisine bakan, silahı hala indirmemiş kıza bakmıştı. Son gördüğü yüz onun olsun istemiyordu. " Lütfen..." diye mırıldandı zorlukla. " Dur..."

ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBEWhere stories live. Discover now