KISKANÇ

41.9K 1.9K 149
                                    


Onun burada ne işi olduğunu bilmiyordu ancak bu durumdan zerre memnun değildi. Nisa'yla köşeye çekilmiş, bir şeyler konuşuyordu. Buraya basın davet edilmişti ancak gelenler kendisinin çağırdığı ve tanıdığı kişilerdi. Ancak Doğan'ın o kişiler arasında olmadığına emindi. Burada Nisa ile konuşmak için bulunduğunu görebiliyordu. Sadece onu köşeye çekmiş ve oldukça can alıcı bir konu hakkında konuştuklarını görüyordu. Hatta ne anlatıyorsa, Nisa uzanıp elini tuttu ve gözlerinin içine bakarak bir şeyler söylemeye başladı.

Daha fazla seyirci kalamayacağını hissediyordu. Bu kadar davetli arasında hiç tereddüt etmeden rahatça Doğan'la yakınlaşıyordu. Kendi adını bu kadar ucuz hareketlerle kirletmesine izin vermeye niyeti yoktu. Bunca tantanayı Nisa'nın aptal hareketleriyle çöpe gitsin diye yapmamıştı.

Kalabalığın arasından hızla geçerek köşede konuşan ikilinin yanına geldiğinde, kendisini fark eden Nisa olmuştu. Koyu gözlerine baktığında Doğan'ın kolunu tutan elini sanki ateşe dokunmuş gibi hızla çekerek araya bir kişinin rahatça girebileceği bir mesafe bıraktı. Sonrada az önce Doğan'dan aldığı mektubu avucunda buruşturarak Savaş'ın görememesi için arkasına sakladı. Delici bakışlarını Doğan'ın üzerinde dolaştırdıktan sonra Nisa'ya baktı.

" Rahatsız etmiyorum ya" dedi imalı bir şekilde. Elleri kendisine rahat gösterircesine ceplerindeydi ancak bakışları hareketlerinin tam aksini söylüyordu.

Nisa gerilmişti. Savaş'ın kızgınlığının farkındaydı ve o ne zaman kızgın olsa canı bir şekilde yanıyordu. Elbette fiziksel olarak... " Sadece bana..."

Nisa'nın tedirgin olduğunu gören Doğan araya girmeye karar verdi." Savaş, bir şey olduğu yok. Onun nasıl olduğunu görmek istedim" dedi. Savaş'ın bakışları yeniden kendisine yöneldiğinde net bir şekilde öfkesini görmüştü.

" Ben karımla konuşuyorum" dedi her bir kelimenin üzerine basa basa. Nisa onun kelimelerine takılmıyordu. O kadar gergindi ki, söylediği cümleyi doğru dürüst duymamıştı bile. O sadece davranışlarını izliyordu ve Savaş'ın her geçen dakika daha fazla kızmaya başladığını görebiliyordu. Ve bu onu her geçen dakika daha fazla korkutuyordu. Burada bir sorun çıkarmasını istemiyordu. Gergince etrafına bakınınca birkaç meraklı gözün kendisine baktığını fark etti.

" Savaş," dedi Nisa ona biraz sokularak kolunu tutup kendisine bakmasını sağladı " bize bakıyorlar lütfen sakin ol" diye fısılda.

Savaş, kolunu tutan elin üzerine elini koyarak Nisa'nın gözlerinin içine baktı. Sonrada sertçe itip kendinden uzaklaştırdı. " Bana dokunmaya cüret etme" dedi dişlerinin arasından. " Nisa neye uğradığını şaşırmıştı. Bu adamı hiçbir zaman anlamayacaktı.

Sırtını Nisa'ya dönerek Doğan'a baktı." Sen benimle dışarıya geliyorsun" dedi ve önden yürüyerek kapıya doğru ilerledi. Nisa korkarak Doğan'a bakıyordu ancak koluna tutarak rahatlatıcı bir gülümseme ile kızın yüzüne baktı. Sonrada arkasını dönüp kapıya doğru yürümeye başladı.

Olacaklardan endişeleniyordu. Savaş'ın yapabilecekleri az çok biliyordu. Bu da Doğan için daha fazla endişelenmesine neden oluyordu. Ancak olacakları durdurmaya ne gücü vardı ne de cesareti. Yine de bir şey yapması gerekiyordu. Fakat aklına bir türlü bir şey gelmiyordu. Savaş'ı nasıl durdurabilirdi ki? Herkesin ondan çekindiğini biliyordu. Bir anda aklına gelen isimle biraz umutlanmıştı.

Kalabalığın arasına karışarak Ekin'i aramaya başladı. Savaş'ı durdurabilecek biri varsa ancak o olabilirdi. Başka da kimse aklına gelmiyordu. Kendisine selam verenler konuşmaya çalışanları kibarca yanıtlayıp aramaya devam ederken sonunda bir gurup içinde konuşan Ekin'i gördü. Koşarcasına yanına yaklaşarak koluna dokundu. Çağırsa müzik sayesinde sesini duyuramayacağını biliyordu.

ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBEWhere stories live. Discover now