MÜJDE

39.5K 1.8K 189
                                    


Bahar tüm ihtişamıyla gelmiş ve zaten uzun zamandır içinde yaşadığı bu mevsim sonunda dışarıya da yansımıştı. Tüm sorunları artık tükenmiş ve hasret kaldığı mutlu ve huzurlu zamanların keyfini sürüyordu. Savaş bu gün gittiği bir haftalık iş gezisinden dönecek ve tam anlamıyla mutlu olabilecekti. Onu özlemişti. Huysuzluklarını, nedenli nedensiz ortaya çıkan öfkesini, çocuksu hareketlerini, tatlı sözlerini... Hepsinden bir hafta uzak kalmıştı ve kavuşma vakti gelmişti.

Bu yüzden de bu güne özel hazırlanmak istemişti. Cıvıl cıvıl şeker pembesi bir elbise giyerek biraz da makyaj yapmış ve neşeli bir şekilde Elif'in odasına girmişti. Elini kapının pervazına koyup manken edasıyla ona bakmaya başlamıştı. Ancak onun da aynı renk seçimini yaptığını görünce biraz daha keyiflenmişti.

" Sevgili görümceciğim" dedi içeriye girerken. " Görüyorum ki bu gün ruh halimiz çok benzer."

Elif, elindeki tarağı tuvalet masasına bırakıp kenara koyduğu koltuk değneklerini eline alarak Nisa'ya doğru yürümeye başladı." Çok şıksınız yengeciğim. Ruh hallerimiz ve tercihimiz aynı olsa da bence abim için senin tercihlerin bambaşka olacaktır" dedi gülümseyerek.

Sahte bir surat asma ile ellerini beline koyan Nisa " Bir kıskançlık mı seziyorum acaba?" diye sormuştu.

" Hem de nasıl. Benim biricik yakışıklı abim başka bir kadın yüzünden beni ihmal eder oldu. Sen olsan kıskanmaz mıydın?" dedi aynı ciddiyetle. Sonra da iki kız oyunu bırakıp karşılıklı kahkaha atmaya başladılar.

Yanaklarını iki elinin arasına alıp sıkmaya başladı." Ben senin yerinde olsam hiç kıskanmazdım. Abinin karısı olacak kız bu arlar işi öyle bir tembelliğe vurdu ki, ya uyuyor ya da kendisini yemeğe vuruyor. Yakında yüz kilo falan olursa hiç şaşırma. Abin de onu kapıya koyup yine sana kalacak" dedi ve yanaklarını özgür bıraktı.

" Hatırlıyorsan o yeme işlerine ben de dâhil oluyorum. Sayende birlikte obez olacağız ve abim ikimizi de kapıya koyacak."

" Merak etme görümceciğim seni kapının önüne koymaz. Sonuçta kan bağınız var. Ama ben risk altındayım" dedi kapıya doğru yürürken.

Elif de koltuk değneklerinden destek alarak arkasından yürüyordu. " Asıl senin işin daha kolay, senin kan bağın yok ama kalp bağın var. Abimin kalbine giren kişi kraliçedir." Nisa, inanmayan bir ifadeyle asansörün önünde durup Elif'e baktı. Ancak yanına gelen kız gülmeye devam ediyordu. Sonra da başını önüne eğerek " Kraliçemiz, değerlimiz sizin endişeniz olmasın. Bu evde yeri en sağlam olan sizsiniz."

Açılan asansöre binip alt katın düğmesine bastılar. " Bunu abinden duymadığım sürece inandırıcı gelmiyor bana. O kadar değer verseydi bir haftalık tatile gitmek yerine burada dizimin dibinde olurdu" dedi ancak söz konusu olan Savaş olunca pek mümkün olmadığının da farkındaydı. Savaş'ın değer verdikleri listelense kendisinin kaçıncı sırada olduğunu kestiremiyordu.

İlk sırayı işinin aldığına emindi. İkincisi ise kariyeriydi. Üçüncüsü başarısı, gururu... Liste uzar giderdi. Sorun kendisi bu listenin neresindeydi? Bunu öğrenmesinin bir yolu vardı o da Savaş'ın kendisine sormak ama bunu yaparsa büyük olasılıkla hatırı sayılı oranda kendisine takılacak ve doğru cevabı vermek için onu zorlaması gerekecekti. Bunu zevkle yapabilirdi ama sormadan öğrenmeyi tercih ediyordu.

Elif'le karşılıklı masaya oturduklarında başköşedeki Savaş'ın yerine oturan Yılmaz Bey gelen kızları gülümseyerek karşıladı. " Günaydın güzel kızlarım" diyerek her zaman olduğu gibi karısının öfkesini üzerine çekmişti.

ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBEWhere stories live. Discover now