W.T.F§12§

2.6K 215 85
                                    


"Hey sen."

Kai seslendiğin de yüzünde maskesi olan adam derince bir iç çekip esmer olana doğru döndü. Yüzünü göremesede tanıdık gelen fizik ve o donuk bakışlar Kai'ye sadece birini anımsatmıştı.

"Sehun."

Seslice söyleyip yutkunduğun da karşısında ki kişi ona doğru ufak ufak adımlar atmaya başlamıştı. Korkuyla gerilerken avuçlarının arasında ki demir levyeyi iyice sıkmaya başladı. Kalın demiri sıkmaktan ellerinde ki kan çekilip parmak boğumları beyazlaşmaya başlamıştı. Ama umursamadı şu an o demir levyeye hayatında ki en önemli şeymiş gibi sarılmaktan başka çaresi yoktu.

"Bir adım daha yaklaşırsan inan ki umursamam."

Adam cevap vermeden ilerlemeye devam ettiğinde Kai de onun adımlarına ayak uydurarak geri geri gitmeye devam ediyordu. Duyduğu korku dan dolayı kalbi ağzında atsa da şu an daha çok umursadığı şey karşısında ki kişinin Sehun olup olmadığıydı. Eğer bu kişi Sehun ise Kyungsoo'nun yaşayacağı hayal kırıklığı Kai'nin kalbinin kırılmasına neden oluyordu. Her kim olursa olsun bu kişi kesinlikle Sehun olmamalıydı.

"M-maskeni çıkar."

Demir levyeyi adama doğru savurup söylediğinde uzun boylu olan Kai'nin savunmasından kolaylıkla kurtulmuş ona doğru yürümeye devam etmişti. Kai duyduğu korkuyla levyeyi tekrar savurduğun da bu kez onun koluna vurmayı başarmıştı. Karşısında ki adam duyduğu acıdan dolayı kolunu ovuşturmaya devam ederken Kai cebinden çıkardığı telefondan Kyungsoo'nun numarasını tuşladı. Tüm dikkatini telefonuna verdiği sırada maskeli olanın kendisine doğru geldiğinin farkında bile değildi.

Telefon çalmaya devam ederken Kai, Kyungsoo'nun biran önce uyanması için dualar ediyordu. Bu adamla baş edecek güçte olmadığına emindi. Kai sadece sıradan bir tamirciydi.

Kyungsoo uyuduğu için olsa gerek telefonuna cevap veremediğin de Kai bir ümit sevgilisinin numarasını tekrar tuşladı. Ama elinden alınıp koluna sert bir biçim de vurulan levye telefonunun parmaklarının arasından kayarak yere düşmesine neden olmuştu.

Kai acı içinde duvarın dibine kıvrılırken karşısında ki adam levyeyi bir kez daha kaldırıp Kai'nin karnına vurdu. Birinci darbenin ardından ikinci bir darbe daha yediğinde acısı en doruğa ulaşmıştı. Ciğerleri patlarcasına nefes almaya çalışırken darbenin etkisi ile ağzından ve burnundan gelen kan midesini bulandırıyordu.

Baygın baygın bakan gözlerini adama yönelttiğinde onun bir darbe için daha hazırlandığını görüp korkuyla başını korumaya çalıştı. Ama adama her ne olduysa Kai'ye vurmaktan vazgeçip sinirle tekrar Kyungsoo'nun motoruna yanaştı. Motora vurduğu her levye'nin ardından metal yığınının bir parçası yere düşüyor Kyungsoo'nun yıkılan hayallerine ve güçlenen hırsına ev sahipliği yapıyordu. Kai o motor param parça olsa dahi Kyungsoo'nun bu saatten sonra asla o yarıştan vazgeçmeyeceğine emindi.

Adam motoru parçalamaya devam ederken Kai'nin acısı o kadar kuvvetliydi ki gözlerini daha fazla açık tutmaya tahammülü yoktu. Gözleri yavaş yavaş kapanırken karşısında ki adam da işini bitirmiş W.T.F'nin önüne yanaşan siyah spor arabaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Kai bulanıklaşan görüş açısından dolayı arabayı kullanan adamı tam net göremese de küçük burnu ve sulu gözleri çoktan aklına kazanmıştı.

Spor arabanın lastikleri zemin de iz bırakıp tamir hanenin önünden ayrılırken Kai'nin gözleri duyduğu acının şiddetine daha fazla dayanamayarak çoktan kapanmıştı bile.

«»«»»«»«»«»«»»«»

Kyungsoo gördüğü tatlı rüyadan telefonunun iğrenç melodisiyle uyandığında telefonunu titreşime alıp arayanın kim olduğuna bakmadan her hangi bir yere attı. Uykusuna devam etmeye çalışırken bir kez daha gözlerini açma nedeni titreyen telefon olmuştu. Sinirle doğrulup telefonu küfürler ederek eline aldı. Arayanın Kai olduğunu gördüğünde esmer adamın kıçına birkaç güzel küfür daha savurup saniyesinde telefonu açtı. Ama Kai daha konuşmasına bile fırsat vermeden telefonu kapatmıştı.

Kyungsoo umursamayıp tekrar yatağa uzandı ama aklını kemiren düşünce ile lanet telefonu birkez daha elini alıp bu kez de o Kai'yi aradı. Fakat telesekreterden ulaşan aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor feryadı endişelenerek ayaklanmasına neden olmuştu.

Çıplak baldırları duyduğu heyecandan titreyip birbirine dolanırken bütün evi alt üst etmiş her yerde Kai'yi aramıştı ama esmer adama dair evde tek bir iz bile yoktu. Koşarak yatak odasına dönüp herhangi bir pantolon ve tişört giydikten sonra evden çıkıp Kai'nin tamir hanesine doğru koşmaya başladı.

On dakikalık yolculuk ona saatler sürmüş gibi işkence ederken sonunda W.T.F nin aralık kapısının önüne gelmişti. Aralık olan kapı endişesine bir yenisini eklerken içeriye girip uzun uğraşlar sonunda bulduğu ışığı açtı.

Işıkla birlikte darmadağın olan W.T.F gözlerini kamaştırmış yerde kanlar içinde yatan Kai'yi gördüğünde ise zemin ayaklarının altında dönmeye başlamıştı.  Şu an hiçbir şey düşünemiyor haraket dahi edemiyordu. Tek bildiği tek gördüğü Kai idi. Ama durduğu yerden ayrılıp ona yardım edemiyordu. Sanki omuzlarına ağır bir yüklenmişti de Kyungsoo'nun haraket etmesine engel oluyordu. 

"K-Kai" dedi titrek bir sesle ama diğeri hareketsiz biçimde yerde yatmaya devam ediyordu. Bütün o soğuk kanlı tavırları elinde alınan Kyungsoo'nun gözyaşları gözünden bir bir süzülürken onu bu iğrenç hayatına sürüklediği için kendinden nefret etti. Kai'yi de kendisiyle birlikte ölüme sürükleyen aptal herifin tekiydi.

"K-Kyungsoo?" Kyungsoo sonunda kendi adını başka bir ağızdan duyduğunda gözlerini bir anlığına da olsa yerde yatan Kai den ayırıp kendisine endişe ile bakan Sehun'u görebilmişti.

"S-Sehun K-Kai."

"Tamam sakin ol ki ona birlikte yardım edebilelim olur mu?"

Kyungsoo bir kaç titrek nefes aldıktan sonra sonunda Sehun'un da yardımı ile Kai'nin yanına kadar gidebilmişti. Onun yanına diz çöküp titrek parmaklarının Kai'nin güzel ve yaralı yüzünde gezdirirken birkez birkez daha nefret etti kendinden. Onu bu hayatın içine sürüklememeliydi.

"O-onu hastane götürmeliyiz acele et Sehun."

"H-hayır Kyungsoo hastane olmaz."

Sehun korkudan ne söylediğini bilemeyecek kıvama geldiğinde bedeni Kyungsoo'nun sert bakışları altında ezilmişti. Kyungsoo onun ne dediğini umursamadan sonunda bir hareketlilik gösterip Kai'yi kucağına alarak Sehun'un geldiği arabaya doğru ilerlemeye başladı.

"Kapıyı aç."

Sert bir şekilde söylediğinde Sehun kucağında baygın Kai'yi taşıyan Kyungsoo'ya kapıyı açıp onları arka koltuğa yerleştirdiğin de kendisi de şoför koltuğuna geçti. Buraya hiç gelmemeliydi.

"Lanet olsun şu arabayı biraz daha hızlı kullanamaz mısın?" Kyungsoo'nun endişe ile karışık sinirli ses tonu kulaklarını dolduğunda gaza biraz daha asılıp en yakın hastaneye doğru ilerlemeye devam etti.

Sonunda hastanenin acil kısmına geldiklerinde acil doktorları acele ile Kyungsoo'nun kollarında yatan baygın Kai'yi alıp müdahele için içeri girmişlerdi. Sehun'un korkuyla titreyen bedeni olabildiğince Kyungsoo dan uzak dururken vicdanına yenik düşüp buraya geldiği için kendine lanet etti. Kai uyandığında onu hatırlarsa eğer olacakları düşünmek bile istemiyordu.

Kyungsoo yıllardır onun yanında bulunan tek kişiydi. Onu kaybetmek pahasına Luhan'a karşı yenik düşen kalbini dinlerken bunları yapabileceği aklına bile gelmemişti. Nerdeyse bir insanın hayatına mal oluyordu. Ve Sehun'un tek ailesi olan Kyungsoo belki de bu saatten sonra yüzüne bile bakmayacaktı.

"K-Kyungsoo s-sen iyi misin?"

"Sana yemin ederim Sehun, Tanrı şahit olsun ki Kai'ye bunu her kim yaptıysa onu bulup vücudunda tek bir kemik kalmayıncaya dek her bir uzvunu lime lime edeceğim."

W.T.F(DoKai) BİTTİWhere stories live. Discover now