Bölüm 24 - Mavi Gece

Start from the beginning
                                    

GÜNÜMÜZ

Yerimden zıplayıp hızla mutfak tezgahına oturuyorum. Cemil çok dikkatli, oldukça dikkatli, bir şekilde domatesleri kesiyor.
"Şu anı kayda almam gerekiyor sanırım.."
"Nedenmiş?"
Kestiği domates dilimlerinden birini ağzıma atıyorum.
"İlk defa mutfakla ilgili bir iş yapıyorsun da.."
"İlk ve son diyelim."
"Yoo nedenmiş, evlenince-"
Duraksıyorum. O da duruyor.
"Yani boşanınca-"
Dikkatle bana bakınca cümlemi yutuyorum.
"Neyse durum çok karışık.." diyerek gülümsüyorum ve konuyu dağıtıyorum.
Evlilik lafını duyunca böyle bocalamasının sebebi Nino ile evli olmasıdır diye düşünüyorum. Çünkü hala benimle evlenmek istiyordur.. değil mi?
"Ama çok yavaşsın. Açlıktan öldüm."
"Elimden bu kadar geliyor.."
Sarkıttığım bacaklarımı sallayarak duvardaki saate bakıyorum. Nerdeyse öğlen olduğunu görünce şaşırıyorum.
"O zaman ben banyoya gireyim, sen anca hazırlarsın.."
Yardım teklif etmiyorum çünkü bu kahvaltının tamamen onun eseri olmasını istiyorum. Tezgahtan inip yavaş yavaş banyoya doğru gidiyorum.
Geniş küveti ılık suyla doldurup, üzerimdekileri çıkartıyorum ve küvete giriyorum. Küvetin yanında dizili olan köpükleri suya bolca heba ediyorum ve arkama yaslanarak keyfini çıkarıyorum.

Aradan dakikalar geçiyor ve banyo kapısının yavaşça açılmasıyla gözlerimi aralıyorum.
"Kahvaltı hazır."
"Ooo baya erkencisin ya, akşama yeriz diyordum.."
Gözlerini deviriyor içeri giriyor.
"Keyfe baksana," diyor imalı imalı.
Dudaklarımı büzüp ona bakıyorum.
"Ama yaptıklarım soğuyacak," derken hafifçe eğilip önüme gelen bir tutam saçı geriye atıyor.
"Aslında..." diyorum sakince. "Kahvaltı biraz bekleyebilir, o kadar aç değilim."
Yakasından tutup onu kendime çekiyorum ve küvetin içindeki su dışarıya taşıyor.
Dengesini kazandığı zaman eğilip dudaklarımdan öpüyor. Köpükle kaplanmış kollarımı sudan çıkartıp ona sarıyorum ve kucağına oturuyorum.
Ellerim sırılsıklam olan gömleğine gidiyor. Hınzırca gülümsüyorum.
"Gömleklerimi tükettin."
"Bunu sen başlattın."
Düğmelerini yavaş yavaş kopararak onu kendim gibi üstsüz bırakıyorum.
Belimdeki eli sabunun etkisi ile yavaşça kayıyor ve beni daha sert, daha istekli bir şekilde öpmeye başlıyor.
Eli ıslak saçlarıma gidiyor ve nefesimiz kesildiğinde çenemi küçük küçük öpücükler ile ödüllendiriyor.
Çalan telefonunun sesi salondan banyoya kadar ulaşıyor. Gözlerimi deviriyorum.
"Senin telefonunu da parçalamalıydık."
"Bırak çalsın."
Beni yeniden öpüyor ve sırtımda bir noktaya dokunduğu zaman acı ile irkiliyorum. Duruyor.
"Ne oldu?"
"Bir şey yok ya."
Yine de cevabımdan memnun olmuyor.
"Olmaz, canın acıdı. Dön bakayım arkanı."
İsteksiz bir şekilde, küvette ona arkamı dönüyorum. Parmağı az önce acıyan yeri okşuyor.
"Ben seni fazla mı hırpalıyorum?"
Gülüyorum.
"Saçmalama Cemil."
Eğilip sırtımdan öpüyor ve bıyıkları sürtünüyor. Sessiz kalınca onu gerçekten normal olduğuna ikna etmek için konuşmaya devam ediyorum.
"Sen sırtının halini gördün mü? Tırnak izlerimi?"
Pek rahatlamasa da güldüğünü anlayabiliyorum.
"Biraz sakin olmamız lazım."
Gülümsemem genişliyor ve sırtımı onun göğsüne yaslıyorum.
"O zaman eğlencesi olmaz."
Kollarını bana sarıyor ve saçlarımın üstüne öpücük bırakıyor.
Gözlerimi yeniden kapatıyorum ve eskisinden daha huzurlu bir şekilde öylece kalıyorum.
Birkaç kez daha saçlarımdan öpüyor ve kollarımı yavaşça okşuyor.
Aniden içime bir sıkıntı çöküyor.
"Bu akşam.. Mehmet'in yemeğine gitmem lazım."
Elleri aniden duruyor. Derin bir nefes alıp verdiğinde onunla birlikte benim vücudum da hareket ediyor.
"İlla gideceğim diyorsun."
"Onu bir anda yüz üstü bırakırsam içim hiç rahat etmez. İstemediğimi ona söylemem lazım."
"O bunu hak ediyor mu peki?"
"Hiç kimse yüz üstü bırakılmayı hak etmez Cemil. Bunu sahte bir şekilde de olsa ikimiz de yaşadık."
Gergin bir şekilde omzumdan öpüyor.
"Pekala. Senin dediğin olsun."
Gülümsüyorum. Sırtımı onun bedeninden ayırıp direk olarak ona bakıyorum.
Onun normal duruşu olarak sayılan çatık kaşları ve düz çizgi olmuş dudaklarını inceliyorum.
Islak ellerim sakallarına gidiyor.
"Bize engel olan her insanı hayatımızdan çıkaracağız. Sonra sadece ikimiz kalacağız."
"Artık öyle olsun. Lütfen."
Onu yeniden öpüyorum.
"Öyle olacak."

Gece'nin MavisiWhere stories live. Discover now