Crime 13.Bölüm

18.9K 515 19
                                    

(RUBY'NİN GÖZÜNDEN)

Ilık bir duş almanın ne kadar işe yaradığını tahmin bile edemezsiniz. Uykusuzluktan gözlerimin altında mor halkalar olmasına rağmen kendimi iyi hissediyordum. Üzerime kalın bir şeyler giyip boğazıma bir fular doladım. Hastalığımın daha da ilerlemesini ve beni yataklara düşürmesini istemiyordum. Telefonumu ve anahtarlarımı bir çantaya koyduktan sonra birkaç şey daha ekleyip çantanın ağzını kapattım. Odamdan çıkıp hızlıca merdivenleri indim. Yine herkes oturuyordu. Victoria beni görünce yerinden kalkıp gitti. Kimse ne yaptığını umursadı. Talbot'un açık kahve saçları birbirine girmişti ve gözleri şişkin duruyordu.

"Talbot, gece uyumadın mı? Berbat görünüyorsun."        Bu çocuğun üzerinde bir pislik vardı. Yani seks dışında hiçbir şeyi düşünmüyordu ve benimle de bir gece geçirmek istediğinden emindim. Göze güzel gelen herkesle vakit geçirmek istiyor gibi davranıyordu.

"Uyuyamadım. Dün gece meşguldümde."          Kaşlarını oynatıp sırıttı. İmalı konuşmasında neyi kasttettiğini anlamıştım. Yüzümü buruşturup cevap verdim.

"Bunu bilmesem daha iyiydi."      Çantamın içinden anahtarımı aldım.

"Benim bazı işlerim var. Önemli bir şey olursa ararsınız ya da...işle ilgili tehlikeli bir şey olmadığı sürece aramayın yoksa hepinizin beynini dağıtır, derinizi yüzerim ardından karnınızı deşer sizi kurtlara atarım."       Hepsi dehşete düşmüş gibi bana bakıyordu. Şirin olduğunu bildiğim şekilde gülümseyip evden çıktım. Justin'le karşılaşmamıştık. Muhtemelen uyuyordu. Gece benimle oturduğu ve uyumadığı için. Arabama binip alışveriş merkezine doğru sürmeye başladım. Yakın zamanda Alexander geleceğine göre ona bir şeyler alabilirdim. Telefonumu çıkarıp Alexander'ı aradım. Birkaç saniye bekledikten sonra telefon açıldı.

"Neler yapıyorsun?"    Sesi neşeli geliyordu. Onun mutlu olduğunu bilmek bana huzur verdi. Gülümseyip rahatladım. Güne güzel başlamıştım. Talbot'un söylediği mide bulandırıcı şeyleri saymazsak iyiydi.

"İyiyim."       Tam iyiyim demişken öksürdüm ve bu dediğimin zıttı bir durumdu. Gözlerini devirdiğini ve ciddi misin dercesine baktığını hayal edebiliyordum.

"İyi olduğuna emin misin?"              

"Kesinlikle."      Tekrar öksürünce tamamen şaka gibi göründüğüne emindim. Hastaydım işte.

"Hastasın değil mi?"      Gözlerimi devirdim. Sanki bu çok sık oluyormuş gibi söylemesi gıcık olmama neden oldu.

"Evet."      Güldüğünü duyabiliyordum. Kıkırtılarını gizleme gereği bile duymuyordu. Gözlerimi kısıp homurdandım.

"Güldüğünü duyabiliyorum."      Gülmeye devam ediyordu. Suçluluk hissetmesi için tekrar öksürdüm.

"Tamam susuyorum. Sende kendine dikkat et."           Onunla konuşurken yolu kaçırmamaya çalıştım. Birkaç dönüş yapıp sürmeye devam ettim.

"Herneyse sen neler yapıyorsun?"            Benim hakkımda konuşmak istemiyordum. Kendimi her gün görüyordum. Merak ettiğim oydu. Oradaki hayatıyla ilgili her ayrıntıyı merak ediyordum.

"Derslerle uğraşıyorum ve arkadaşlarımla. Basketbol takımı ve..."             Hafif bir mırıltı ve bekleyiş ardından sırıttım.

"Ve kızlarla mı?"             Hiçbir şey söylemedi. Yüzümdeki gülümseme daha da genişledi.

"Şey evet."     Şimdi dalga geçme sırası bendeydi. Keyifle sırıtıp vites değiştirdim.

"Güzel olanlar var mı ya da kız arkadaşın falan?"             Bir bekleyiş daha yaşanınca sorumun cevabını aldım.

CrimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin