Crime 8.Bölüm

20.9K 544 26
                                    

Benim odaya geldiğimi görünce ikisi de telaşlandılar. Çırılçıplak halleri midemi bulandırsa da yüzümü buruşturmaktan başka bir şey yapmadım. Kapıdan çıkıp odanın biraz ilerisinde durdum. Annemin dışarı geleceğini biliyordum. Bana yine bir yalan uyduracaktı. 

Kollarımı göğsümde birleştirip ağırlığımı bir ayağıma verdim ve annemi bekledim. Kısa bir süre sonra odanın kapısı açıldı. İçeride ki orta yaşlı adam hafif beyazlamış saçları ve dağılmış takım elbisesiyle kapının önünde durup bana baktı ve hızlıca arkasını dönüp gitti. Adamın gitmesinin ardından annem kapıya çıktı ve bana gelmem için işaret etti. Odaya girip yatağa iğrenerek baktım. İçerideki iğrenç hava üstüme yapışmış gibi hissediyordum. Orta yaşlı bir adamı ve annemi birbirlerinin üstünde görmek iğrençti. 

Koltuğa oturup annemin bir şeyler söylemesini bekledim ama bu duruma ne yalan uyduracağını tahmin edemiyordum. Üzerindeki gecelikle yanıma gelip oturdu. Yüzümdeki yaraları farkedince dehşete düşmüş halde suratıma baktı.      

"Ne oldu sana?"     Yanağımı okşayacakken elini ittirdim. İki dakika önce o eliyle neler yapmıştı, yüzüme sürmesine izin verecek değildim.     

"Bu önemli değil. Görünüşe göre çok eğleniyorsun. Kocanın ölümünden 2 gün sonra."      Elimle yatağı gösterip gözlerimi devirdim. Kendini aklamak için bir kaç yalan düşünüyordu.      

"O adam sadece arkadaşım ve bu bir hataydı. Babanın ölümünün üstünden daha 2 gün geçti ve benim kafam çok karışık."       Onun bu haliyle kendi kendime dalga geçtim. Yalancı biri olunca başkasının yalan söylediğini anlamakta kolay oluyordu. Kaldı ki annem bana yalan söylemek konusunda berbattı. Yerimden hızlıca kalktım.    

"Öncelikle o lanet olasıca herife baban demeyi kes. İkincisi ne yaptığın umurumda değil. Ben sadece bir süre beni aramamanı söylemek için geldim ama bu manzarayla karşılaşmak pek iç açıcı değildi."      Kaşlarını çatıp bana baktı.      

"Neden seni arayamıyorum? Ne işler çeviriyorsun?"    Bu meraklı halleri beni delirtiyordu. Bir gün bu onu öldürmeme neden olabilirdi. Onu öldürme fikri bende hiçbir dehşet belirtisi yaratmıyordu. Aksine avuçlarım iştahla kaşınıyordu.   

"Ne yaptığıma karışma. Sen şu yaptığın şeyi yapmaya devam et."     Ona iğrenerek baktım ve terslercesine üstündekileri gösterdim. 

"Ben aramadığım sürece beni arama, anladın mı?'     Yerinden kalkıp kolumu tuttu.  Hızla bileğimi geri çekip tutuşundan kurtuldum.  

"Ben senin annenim. Bana neler olduğunu anlatmak zorundasın. Artık baban yok ve kardeşin buradan uzakta. O nedenle sadece ikimiz varız. Baban gibi seni de kaybedemem."      Ona acı bir şekilde baktım. Bu durum canımı yakıyordu.     

"Benim bir ailem yok. Sadece Alexander var, sen yoksun. Biz birbirimizi uzun zaman önce kaybettik, kendini kandırmaktan vazgeç."     Kolumu çekip odadan çıktım ve kapıyı sertçe çarptım. Ellerimi saçlarıma geçirip çekiştirdim. Bu lanet hayattan nefret ediyordum. 

Kendi odama girip yatağa oturdum. Ellerimi iki yanıma koyup derin bir nefes aldım. Aslında annemden kurtulabilirdim ve Justin'den. Ardından buradan Alexander'ın yanına giderdim ve onunla bir hayata başlardım. Bu iyi bir fikirdi ama bunu yapamazdım Onun yanına gitmem ölümü için bir davetiye olurdu. Peşimdeki herkes benimle gelir ve bu Alexander'ın hayatını mahvederdi. 

Yerimden kalkıp odanın içinde gidip gelmeye başladım. O kadının kendisini benim annem sanması komik ve acınası bir durumdu. Böyle davranarak sadece canımı sıkıyordu. Sinirle odada yürürken duvarlar üzerime gelmeye başladı ve dayanamayıp odadan çıktım. O sırada annem kendi odasının kapısının önünde merakla bana bakıyordu. Tam yanıma gelecekken hızlıca yürüyüp yanından geçtim. Geçerken omzum onun omzuna çarpmıştı. Merdivenleri ikişer ikişer indim. Kapıdan çıkmak üzereyken birinin bana seslenmesiyle durdum ve lanet ettim. Arkamı döndüğümde Gina hevesle bana bakıyordu. Yanında da Julian vardı.      

CrimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin