Crime 5.Bölüm

21.4K 618 19
                                    

Yol boş olduğu için arabalar ilerlemeye devam ettiler. Motor biraz ileride yerde duruyordu. Üzerim kirlenmişti. Yerimden doğrulup ayağa kalkınca bileğimdeki ağrıyla inledim. Topallayarak motora doğru yürüdüm. Her adımda yüzüm buruşuyordu. Bedenim çarpmayla birlikte kasılmıştı ve dik durmaya çalışınca kaslar isyan bayrağını kaldırdı. Elimdeki tozu silkip omuzlarımı ileri geri oynattım. Peşimdeki her kimse şimdilik atlatmıştım ama dönüp gelmesini bekleyecek değildim. 

Motoru kaldırıp bindim ve gaza asıldım. Bir an önce eve geri dönmek istiyordum ama bu canımı yakıyordu. Acıya aldırış etmeden yoluma devam ettim. Motor gaza yüklenince kükreyip hızlandı. Ana yoldan çıkıp ara sokaklara gelince biraz yavaşladım. Ayak bileğimdeki baskıyı azaltıp kasılmanın geçmesi için zaman tanıdım. Telefonum cebimde titriyordu ama şuan açacak durumda değilim. O nedenle aldırış etmedim. Eve varana kadar telefon çalmaya devam etti. Bir an motoru durdurup telefonu fırlatmayı düşünsemde nefesimi verip umursamamaya çalıştım. Eve yaklaşınca son bir kez gaza asıldım ve çakıl taşlarının arasından geçip motoru durdurdum. Anahtarı kontaktan çekip motordan indim. Ağırlığımı ayağıma verince hafif bir tıslama dişlerim arasından çıktı. Sağlam olan ayağımı kullanıp eve doğru yürürken telefonumu çıkardım. Arayan Justin'di. Kapının önünde olduğum için geri arama gereği duymadan eve doğru topallayarak yürümeye devam ettim. Kapının önüne gelince  kapıyı çaldım ama açan olmadı. Bir kez daha çaldım. Bunu yaparken ellerimi kapının pervazına yaslamış ağırlığımı öne doğru vermiştim. Nefesimi verirken başım önüme düştüğü sırada kapı açıldı. Kapıyı Talbot açmıştı ama yüzünde sabahki sırıtma yerine sinirli bir hava vardı. Anlaşılan günü kötü geçen tek ben değildim. Hiçbirşey söylemeden arkasını dönüp koltuklara oturdu. Topallayarak içeri girip kapıyı arkamdan kapattım. Başımı çevirdiğimde herkes oradaydı. Victoria bile. Ayrıca yüzü biraz dağılmıştı. Elmacık kemiğinin etrafında koyu bir morluk, dudağının kenarında da kanayan bir yara vardı. Sekerek koltuğa doğru yaklaştım. Herkes boş gözlerle bana bakarken koltuğun birine oturdum ve hafifçe inledim.      

"Senin ayağına ne oldu? Ayrıca kollarına."     Justin sıkıntıyla yüzüme ve kollarımdaki çiziklere baktı. Kollarımda göz gezdirip gözlerimi devirdim.      

"Kaza yaptım. Yani bilerek yapmadım ama... Herneyse." Victoria'ya döndüm ve yüzüme pis bir sırıtış yerleştirdim.Bedenimdeki ağrıları görmezden gelip ona sataştım.    

"Yüzünü kedi mi tırmaladı?"     Bana bakıp kaşlarını çattı. Yüzündeki yaralar onu utandırmış gibi bakışlarını kaçırdı. Kusursuzluğunu bozan tek sorunun ufak morluklar olduğunu sanması büyük bir komediydi.    

"Hayır, biri beni takip ediyordu. Bunu o yaptı sürtük."     Ellerim yumruk atma isteğiyle kaşındı. Sürtük kelimesini adım yerine kullanmayı alışkanlık haline getirmeye başlamışlardı. Yerimden kalkıp ona doğru yürüdüm. Bunu yaparken saldıracak gibi değilde elimi omzuna koyup dertleşecek gibi görünüyordum. Kimse yoluma çıkmadı. Aradaki kısa mesafeyi kapatınca parmaklarımı saçlarına daldırdım.      

"Bunu sen mi söylüyorsun? Muhtemelen yüzündeki yaraları bacaklarını açtığın heriflerden biri yapmıştır."    Saçını tuttuğum elimi sıkıyordu. Bileğimi tutması bana engel olmuyordu. Aksine parmaklarımı dahada saç tellerine sardım.    

"Hey! Şuan bu saçmalıklarla uğraşacak zamanımız yok."       Justin'in bu lafı üstüne Victoria gözlerime baktı. Birkaç saniyelik gergin bakışmanın ardından elimi çekip koltuğa geri oturdum.    

"Sorun ne?"   Herkes sinirli ve gergin görünüyordu. İçeride insanı boğan bir sıkıntı havası vardı. Nefesimi gerginlikle verip parmaklarımı kütlettim.     

CrimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin