Crime 2.Bölüm

24.3K 743 22
                                    

"Bunu sen istedin."       Ağırlığını üzerime verip beni öpmeye ve ellerini vücudumda gezdirmeye başladı. Bedenim üst kısmından güç alıp onu ittirdim. Sert bir tekme savurdum. Tekme tam istediğim yere denk gelmişti. Küfürler savurup kıvranmaya başladığında yerimden fırladım. Birkaç saniye içinde masanın arkasındaki dolapta duran silahı alıp yüzüne doğrultmuştum.

Yüzündeki ifade dondu. Böyle bir şey yapacağımı tahmin etmediğini biliyordum. Uğraştığım insanlardan ya da yaşadığım hayattan haberi yoktu. Beni hafife alıyordu. Her zaman öyle yapmıştı. Beni arada arıza çıkaran ama gerçekte boyun eğecek kadar zayıf biri olarak görüyordu. Silah yüzüne doğrultulmuş haldeyken bile tetiği çekecek kadar cesaretim olmadığını düşündüğünü biliyordum ama yanılıyordu.

"Tatlım, biraz sakin ol. Konuşabiliriz."            Ellerini kaldırıp durmam için beni ikna etmeye çalıştı. Hareket etmedim. Gözümü bile kırpmadım. Bunun geri dönüşü yoktu. Diğerlerini öldürürken pişmanlık duymamıştım ve şuan da hiçbir acıma belirtisi göstermiyordum.

"Kapat o lanet çeneni!"   Elimdeki silahı gösterdim. Gözleri her hamlemde daha da büyüyordu. Sanki silah kullanmayı bilmiyordum ve yanlışlıkla tetiğe basmamdan korkuyordu. Birkaç adım atıp karşısına geçtim. Aramızda hala silahı elimden alamayacağı  kadar mesafe vardı.        "Şimdi beni ikna et. Seni öldürmemem için bir neden söyle."

Hata yaptı. Hep hata yaparlardı. Neden çenelerini tutup kurtulmak yerine düşüncesizce konuşup tetiğe basma isteğimi körüklediklerini anlıyordum ama silahımın namlusuyla yüz yüze gelen herkes yanlış kelimeler kullanmayı alışkanlık haline getirmişlerdi.

"Lanet olası kaltak!"    Yerinden fırlayıp üzerime doğru atıldı. Ondan önce davranıp tetiği çektim. Ses susturucunun içinde yok olmuştu. Alnının ortasına giren kurşunla birlikte gözleri dondu. Dudakları aralandı. Kan alnından burnuna doğru ince bir yol izledi. Yere yığıldığında bedeni ipleri bırakılmış kukla gibi gevşedi.    

Silahı omzumun altına sıkıştırıp dokunduğum yerleri silmeye başladım. Dolabın kapağını deri koltuğun kenarlarını parmaklarımın değdiği her yeri temizledikten sonra silahı koyu renk bir kumaşa sardım. Daniel'ın üzerinden atlayıp kapının önüne gittim.Kapı kolunuda temizledikten sonra odadan dışarı çıktım.

Aşağıdaki parti yada susturucunun silah sesini ortadan kaldırması bir şeyi değiştirmeyecekti. Yakında herkes buraya toplanacaktı. Hiçbir gerginlik belirtisi göstermeden odama gittim. Bu katta kamera olmaması çok işime yarıyordu. Bu işi daha önce yaptığım için soğukkanlıydım ama heyecan her zaman vardı ve bu işte benim sevdiğimde buydu.Koridorda topuk sesim yankılanırken başımı yerden kaldırıp ileri baktım.

O buradaydı. Aşağıda 2 kez karşılaştığım tuhaf bakışlarıyla beni süzen çocuk merdivenin ilerisinde duruyordu. Bakışları yine gözlerime kilitlendi. Tereddüt etmedi. Her adım onu bana yaklaştırıyordu ve nasıl bir yalan uyduracağımı henüz düşünmemiştim.      

"Konuşmamız gerek."     Yüzündeki ifadeden hiçbir şey anlayamıyordum. Yüzünde bir ifade bile yoktu. O kadar belirsiz bakıyordu ki ne düşündüğünü kestiremiyordum. Düşünceler kafamda birbirine girdi. Hiçbir şey söylemeden onu kolundan yakaladım. Hızlıca odamın olduğu tarafa çekip içeri ittim. Arkasından odaya girip kapıyı kapattım. Silah hala kumaşa sarılı halde elimdeydi. Ne olduğunu anlaması mümkün değildi ama içeride olanları duyduysa zaten elimde ne olduğunu biliyordu. Odanın karanlık olması avantajdı ama bakışlarını üzerimden ayırmadı. Silahı yatağımın yanındaki çekmeceye koyup kapattım.   

"Ne istiyorsun?"       Yüzündeki ifade bir anda değişti. Önce gözleri ışıldadı ardından dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Sırıtıyordu ve bu hiç iyi değildi. Zaten berbat olan hayatım iyice karışmıştı ve şimdi de yaptığımı gören biri vardı. En azından şu anda gördüğünü varsayıyordum.     

CrimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin