1. BÖLÜM "Çarpmak, Çarpılmak, Çarpışmak"

40.7K 2.2K 161
                                    

Yeni maceramızda yavaş yavaş ısınmaya başlıyoruz :) Daha pek bir şey görmedik ama umarım beğenirsiniz. :)

Karakterlerin bazen fiziksel özellikleri tam olarak tutmayabilir seçtiğim yüzlerle ama siz onu yazdığım gibi düşünürsünüz artık. :) 

İyi okumalar! :)

"Yanlış masaya götürmüşsün."

"Sen bana on beş, dedin."

"Hayır, beş, dedim. Dinlemeyen sensin."

Derin nefesler alırken bana bakan koyu kahve gözlerine parmaklarımı sokmamak için kendimi zar zor tutuyordum. Rana'nın insanı deli eden ezici bakışlarının yanında bir de alaylı ifadesi eklenince çekilmezlik sınırlarını epey zorluyordu. Beni yanlış masaya yönlendiren kendisiyken gayet de kendinden emin karşımda duruyor, üste çıkmak için elinden geleni ardına koymuyordu. Daha ilk günden oradaki varlığımdan hoşlanmadığını zaten biliyordum. Bu yüzden bilerek beni yanlış masaya gönderdiğini düşünmemek elimde değildi.

"Bir gün bu yaptıklarını ödeteceğim sana." diye mırıldandım ama sarı saçlarını savurarak içeri geçerken beni cevaplamadı bile.

Ellerim titriyordu ama kendimi sakin tutmaktan başka çarem de yoktu. Koca bir gün daha o kadının çürük domatesi andıran yüzüne katlanmak zorundaydım.

Kendimi sakinleştirmek için elimden geleni yaptım. Sonunda başarılı olmuş gibiydim. Zaten sakin olmasam ne kazanacaktım? Elimi attığım her işten alnımın karasıyla çıkıp dururken zaten lüksüm yoktu öfkelenmek için. Sesimi kısmaktan başka çarem yoktu. Hem patronun kıymetlisiydi Rana. Gözüne battığım an yoluma gitmem gerekirdi. Ardımdan da şarkı tuttururdu Rana, "Yar saçların lüle lüle, İrem sana güle güle..."

Kendi kendime güldüğümde diğer garsonlardan Burak yanıma gelmişti.

"Neşelendin bakıyorum. Rana'yla aranızı mı düzelttiniz yoksa?"

Kahverengi gözleri Rana'nın haset kokan bakışlarından tamamen uzaktı. Benden uzun boyuyla biraz yukarıdan bakarken Rana'yı bizden ayıran bölmeye yaslanmış, gülümsüyordu.

"Heh! Dünya tersine dönmeye başlar, Tunç sevgili yapar, balıklar kanatlanıp uçar ama ben yine de bu içten pazarlıklıyla aramı düzeltmem!"

"Seni duyuyorum!" diye bağırdı içeriden Rana. Burak da bu diyaloğun karşısında hafif bir kahkaha atmıştı.

"Gidip kendini bir yerden atsana sen! Kanına bulaşmayayım hiç!"

Rana gelip üstünde pasta ve içecekler olan tepsiyi çarparcasına bırakırken ikimize de öldürücü bakışlar savurmuştu.

"Canavar ruhlu!" derken bebeksi suratı buruşmuştu.

"Senin için yavrum." dediğimde ayaklarını yere gürültüyle vura vura içeri döndü.

"Hiç büyümeyecek misin sen?" dedi Burak tepsiyi alırken.

"Ben büyüğüm beyefendi. Onun beyni için aynısını söyleyemeyeceğim."

Tek eliyle ustaca taşırken tepsiyi, gülerek yanağımdan bir makas aldı.

"Sen insanı gülmekten öldürürsün."

"Bulaşmadığım tek sektör komedi zaten. Buradan sonra komedyenliğe dadanmayı planlıyorum."

Başını iki yana salladı. Servisi yapmaya giderken ise lavabonun olduğu koridora girmeden önce Sercan toprak rengi saçlarını bağlamaya çalışırken bana laf atmayı ihmal etmemişti.

ÇİFTE KAVRULMUŞOnde as histórias ganham vida. Descobre agora