4. Bölüm Pişmanlık

En başından başla
                                    

"Hayır, b-bu." Şaşkınlığını dile getirmek istemiş sadece kekelemekle kalmıştı. Gördüğü manzaraya inanamıyordu. Her daim baştan aşağı jilet gibi görmeye alışık olduğu sevgilisi darmadağındı. Beyaz gömleğinin düğmeleri yarıya kadar açılmış, boynundaki kravatı bone misali alnına bağlanmıştı.Bar taburesinde her zamanki kibar duruşlarından birini sergilemek yerine bağdaş kurmuş oturuyordu. Güneş'in armağanı ceket kim olduğunu bilmediği kızın dizlerine örtülüydü. En önemlisi bu kız kim diye düşündü. Bar tezgahında sevgilisi gibi bağdaş kurmuş oturuyordu. Söylediği her kelimeyle Bulut'u güldürmesi yetmiyormuş gibi birde kucağında duran tastan sevgilisine kuru yemiş atıyordu. Ağzına atılan fındık fıstığı yakalamaya çalışan sevgilisine bakıp "Bulut sarhoş olmaz ki." dedi. "Bu hali ne?"

"Pardon, çekilebilir misiniz?" Dediklerini duymayan kadını dürttü Furkan. Bakışları kadının baktığı yere yöneldiğinde dudaklarından inlemeye benzer bir fısıltı duyuldu "Ece..." Dediği onca kelimeyi duymayan kadın neredeyse Furkan'ın duymakta zorlandığı ismi duymuştu.

"Tanıyor musun?" Uzun ojeli parmaklarıyla şimdilerde tezgahın üzerinde dans eden kızı gösterdi Güneş "Şu şeyi dedim, tanıyor musun?"

"Sevgilim..."

"Belki sevgiline biraz sahip çıkmak istersin?" Bar tezgahında bağıra çağıra şarkı söyleyen kıza bakıp yüzünü buruşturdu Güneş. Tamam mekan boş olabilirdi ama nasıl bir kız bu kadar utanmaz olabilirdi. Muhtemelen kaçığın manyağın biri olmalı diye düşündü. Sevgilisine kuru yemişlerle kaniş muamelesi yapması genç kızdan nefret etmesi için yeterli bir sebepti, tanımasına gerek yoktu.

"Baksana şu haline..." Açık şemsiyeyi kapatırken iç çekti. Bakışlarını bir saniye bile kızdan ayırmamış sevgilisinin dans ettiğini fark edememişti. "Bulut..." Tezgahta durmakta zorlanan sarhoş kızı kucağına alan Bulut'u izlerken donup kaldı. Öpüşmek yada sarılmak değil el ele tutuşmaları bile yıllar alan adamın genç kızı kucaklayışını, kollarıyla sıkı sıkı sarışını seyretti. Bir yerlerde bir yanlışlık vardı. Gözlerinin önündeki manzaranın mantıklı tek açıklaması sevgilisinin bedeninin ele geçirilmiş olmasıydı. Bulut'la en büyük ortak özellikleri ikisininde ten temasından hoşlanmamalarıydı. Gecenin bir yarısında sevgilisini tanımadığı bir kızla sarmaş dolaş görmesinin başka açıklaması olamazdı. "Yuh!"

Kapının önünde dikilen kadını itip hızla içeri girdi Furkan. Sevgilisinin alnına buse konduran adam ölmeyi çoktan hak etmişti. "Sevgilim!"

"Başım o kadarda yaralanmadı, abartma."Nadiren ortaya çıkan gamzeleriyle onu öpen kişiye gülümsedi Ece."Bu sefer düşmeden dans edeceğim, gerçekten." Şebek gülüşü duyduğu sesle solarken korkarak da olsa sesin sahibine yöneldi. "Furkan..."

"Gidiyoruz."Sevgilisine sarılan adama neredeyse ateş püskürten gözlerle baktı Furkan. Genç kızın minik bedenini zorla dışarı sürüklerken "Seni eve bırakacağım. " dedi.

"Seninle hiç bir yere gitmiyorum. Kanatlanıp beni cennete uçuracağını söylesen, senden kaçmak için yeri kazıp cehenneme saklanmayı tercih ederim."

"Konumuz senin neyi istediğin değil."Ahşap kapıyı tüm gücüyle açıp genç kızı dışarı itti. Kaçamaya çalışan minik bedeni zapt etmesi o kadarda zor değildi. Kapıda bekleyen kadının elinde tuttuğu şemsiyeyi çekip "Bunu alıyorum." dedi. "Sevgiline sahip çıksan iyi edersin. Her an kıskanç bir erkek arkadaşın elinde kalabilir."

"Ne erkek arkadaşı be!" Bileklerini sıkıca kavrayan ellerin gevşemesini fırsat bilip bir kaç adım uzaklaştı Ece. Kızaran tenine yada onu eve bırakmak da ısrarlı adama aldırmadan "Sen beni terk ettin, unuttun mu?" dedi. "Daha da kötüsü aldattın." Yeni yeni rüzgarla omzuna ulaşan yağmur damlalarını durdurmak isteyen Furkan'ın üzerine tuttuğu şemsiyeye eliyle vurup "On beş gün sonra düğünü olan bir adam olarak bana böyle bakmaya hakkın yok." dedi. "Bana kurbanı oynama, senden tiksinmeme neden oluyor."

Evlenmeden OLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin