4. Bölüm Pişmanlık

Start from the beginning
                                    

"Girmedi..." Sadece dış görünüşü değil hal ve hareketleriyle de avukat olmaktan uzak adama baktı korku dolu gözlerle kasiyer. Nefes almakta zorlanıyordu ve karşısında ki kişinin onu bırakmak gibi bir niyeti yoktu. "Gerçekten görmedim, yemin ederim ki... Y-yani eğer görseydim... B-ben..."

"Görmedin demek." Damarlarında dolaşan sinire engel olamayıp kasiyeri tezgahın üstüne yatırdı. Yumruk yaptığı elini adamın suratına indirirken " O zaman beni neden oyalıyorsun?" diye bağırdı. "Eğer ona bir şey olduysa kendini nasıl affedeceksin? Onun gibi birine bu gece yaşattıklarını ömrün boyunca nasıl unutacaksın?" Art  arda attığı yumrukları yiyen adam neden bahsettiğini anlamadığını söyleyip bırakması için yalvarırken kendine hissettiği nefreti kusmakla meşguldü. "Ya ona bir şey olursa... Bu gece senin yüzünden yeterince incinmemiş gibi... Ya birileri canını yaktıysa..."

"İyi merak etme." Tüm gücüyle tezgaha dayadığı kasiyeri döven adama baktı yeni gelen müşteri korkarak. Tezgahın üzerinde duran resmi alıp inceledi. "Bu kızı az önce gördüm. Pinokyo'da sevgilisi ile kutlama yapıyorlardı."

"Yalan söylüyorsun."Duyduklarıyla dövdüğü adamı kağıt parçası gibi kenara fırlattı Furkan. "Onun sevgilisi benim." İçeriye yeni giren adamın üzerine yürürken "Sen ne istiyorsun, para mı?" dedi.

"Hey! Sakin ol..." Yakasına yapışan adama bakıp "Üzerinde beyaz mini bir elbise vardı." dedi. "Saçları örülüydü. Başka, başka... Bilemiyorum ki o kadar dikkat etmedim ama..." Sakinleşen adamdan birkaç adım uzaklaşıp "Yanında yakışıklı bir adam vardı, baya samimi görünüyorlardı. " dedi. "Bende sandım ki..."

"Sevgilisi değil..."Tezgahın üzerinde duran resmi alıp "Bana şu Pinokyo'yu tarif et."dedi. "Nasıl giderim oraya?"

............

"Buralarda bir yerde olmalı." Islanmasın diye sıkıca avucunun içine hapsettiği resme bakıp iç çekti Furkan. "Umarım iyidir." Sokağın en ücra köşesinden gelen müziği takip etti. Görüş mesafesine giren tabelaya odaklandı. Artan yağmur yüzünden zorla gördüğü harfleri okumaya çalıştı.

"Pinokyo..." Ahşap zemin üzerinde yazan isim ona verilen ile eşleşiyordu. Hızlı adımları yavaşlamış, yağmurun altında donup kalmıştı. İçeriye girip genç kıza ne diyebilirdi. Muhtemelen Ege ile birlikte bu gece yaşadıklarını, genç adamın onda açtığı yarayı unutmaya çalışıyor olmalıydı. İçeriye girip seni merak ettim dese Ece inanır mıydı? Telefonunu ve montunu uzatsa sağ salim eve gittiğini görmek istediğini söylese inandırıcı olur muydu? Genç kıza onu sevdiğini söylese sokaktaki köpeklerin bile gülüp dalga geçeceğine emindi. Ece'yi kaybetmek için çok erken geri kazanmak için çok geçti Furkan için.

"Yine de iyi olduğunu gözlerimle görmeliyim."Düşük omuzlarını dikleştirip yavaşça bara yaklaştı. Bakışları kapı girişinde duran kadına değdiğinde bu kadını bir yerden tanıyorum diye düşündü. Buz gibi havaya aldırmadan tişörtten bozma elbiseyle dikilen kadına yaklaştı. "Pardon bakar mısınız? İçeri girebilir miyim acaba?" Çıkmanın altında olmasına rağmen elindeki şemsiyeye sıkıca sarılmış kadına mırıldandı. "Pardon..."

Yanı başında söylenen kişiyi fark edemeyecek kadar şaşkındı Güneş. Bakışları sevdiği adama odaklı hayatında yaşayabileceği en büyük şaşkınlığı yaşıyordu. "Bu Bulut olamaz ki?" Gömleğinin ütüsü bozuldu diye günde en az dört defa değiştiren, kol düğmelerini her daim birbirine simetrik tutan bir adamdı Bulut. Ömrü boyunca değil tanımadığı insanlarla yakınlaşmak, arkadaşlarıyla bile ilişkisini soğuk tutmayı tercih ederdi. Kahkaha atmak bir yana dursun, sevgilisini içten samimi bir gülümsemeyle asla görmemişti Güneş. Bulut aşırı titiz bir adamdı. Çoğu insanın elini bile tutmaya iğrenen sevgilisi annesinden başka neredeyse herkes den tiksinirdi.

Evlenmeden OLMAZWhere stories live. Discover now