Yemek

1.3K 106 8
                                    

"Ya sadece bir defa benimle yemeğe çık, sana hayatının en güzel yemeğini yedireceğim." Eren'in ne yaptığını anlamadığım için Selim'e baktım. Anlamadığımı anlayınca,

"Eren bir kaç gündür bu kızın peşinde, kız ona yüz vermeyince peşini bırakmadı." Selim'in konuşmasıyla biraz olsun aydınlanmıştım.

"İstemiyorum ya neden anlamıyorsun?" kız ciddi anlamda Eren'i istemiyordu. Bu durum kıkırdamama sebep olmuştu. Merakla onları izlemeye devam ettim.

"Benim gibi yakışıklı bir insanı nasıl istemezsin anlamıyorum. Baksana şu karizmaya." bunu diyerek yana dönüp,

"Bak sağ profilim ne kadarda yakışıklı. Hatta senin için sol tarafımda yakışıklı olabilir." cidden bu çocuk yavşaklıkta rekor kıracaktı.

"Ya neden anlamıyorsun, hem sen benim tipim değilsin." işte kızın bu dediği çok sakat bir cümleydi. Eren'i can evinden vurmuştu.

"Nasıl tipin değilim ya nasıl?! Kızım daha önce kaç kişi benimle çıkmak istedi biliyor musun?" bunu diyince kız garip garip Eren'e baktı ve işaret parmağıyla Eren'i işaret edip,

"Bu tiple mi çıkmak istediler? Hemde senin gibi bir yapışkanla? Buna nasıl inanmamı bekliyorsun?" bu cidden kavga anında bile söylenmezdi be. Tabi bunları Eren duyunca,

"Kızım sana bu lafları yutturacağım, sevgilim  olduğunda hâlin yaman olacak." bu tepkiyi bende beklemiyordum. Cidden şu çocuğun kendine âşık hâlleri çok komikti. Selim ve ben gülerken Eren sinirle yanımıza geldi. Küçük bir çocuktan farkı yoktu.

"Siz ne gülüyorsunuz lan?" bana dönüp,

"Tabi sen patronu kafaladın diye havalandın." sonra Selim'e dönüp,

"Sana ne oluyor? Hadi o Toprak gibi birini kafaladı." kafaladı diyince kafasına bir tane geçirdim.

"Vurma lan iki dakika bişi anlatıcaz burda." sonra tekrar Selim'e dönüp,

"Sana ne oluyor gavat? Ulan bir kız kölesi yaptı seni, daha neyin havasındasın?" bunu söyleyince tekrar kafasına vurdum.

"Adam gibi konuş çocukla!" tabi o dediğimden ziyade kafasına aldığı darbe kısmıyla ilgileniyordu.

"Ulan vura vura gerizekalı edeceksin beni. Zaten bir kaç tane beyin hücrem kaldı, senin yüzünden onlarda imha olacaklar." bu dediğine cidden gülmüştüm ama laf sokmaktan da kendimi alamadım.

"Bişi olmaz merak etme, zaten onlarda  işine yaramıyorlardı." ne demek istediğimi ilk etapta anlamamıştı ama sonradan idrak etti sanırım.

"Bari onlara saygı duy lan."

"Saygı duyacağım seviyede değiller maalesef, artık başka sefere." bunu diyince iyice siniri bozuldu, tam oda benim kafama vuracağı zamanda kolunu biri tuttu. Ulan ben ciddi anlamda çok sanşlıydım.  Kolunu tutan kişi tabiki de Toprak'tı.

"Bu kıza el kaldırmakta ne demek lan?" tabi Toprak kollamaya geçmişken fırsattan istifade hemen Toprak'ın arkasına saklandım.

"Toprak sen gelmesen bana şiddet uygulayacaktı, görüyor musun neler çekiyorum burda?" tabi bunları en masum hâlimle söylüyordum, içimde şeytanı barındırarak. Eren'se büyük bir şok eşliğinde,

"Kanka valla sen gelmeden iki kere kafama vurdu, beyin hücrelerim onun yüzünden öldü." dedi beni göstererek.

"Sus lan sanki çok beyin hücren varda?" işte benim adamım.

"Tamam  kanka bende onu diyorum işte, az vardı, bu şeytanın yüzünden oda gitti."

"Kim lan şeytan? Valla kardeş falan demem geçiririm yumruğu." Eren yine çocuk gibi dudağını büzmüş mızmızlanmaya başlamıştı.

Kahve PrensiNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ