Açılış

2.1K 156 11
                                    

Cafeden çıkıp sahile gittim, çok kalbim kırılmıştı. Normalde olsa takmazdım ama sanırım Beyza'nın yanında bağırması zoruma gitti. Oysa benim suçum bile yoktu, o salak Selim oğlanın yüzünden azarı ben yemiştim. Ve aptal gibi ağladım, o gerizekalılar benim erkek olduğumu zannediyor, ağlamama nede şaşırdılar. Bir daha oraya gitmeyeceğim ama, aptal gibi hissettim kendimi. Anneme ne diyeceğim peki, ilk günden çıktığımı öğrenirse çok üzülürdü. Offf Allah'ım ya offf ne halt yiyeceğim ben? Denize dalmış düşünürken telefonum çaldı. Arayan Ahmet amcaydı, merak etmiştir hemen açtım telefonu.

"Neredesin Deniz?"

"Sahildeyim Ahmet amca merak edilecek birşey yok."

"Hemen cafeye gel!"

"Gelmeyeceğim bir daha oraya amca, bu iş bitti."

Fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Kızım bu işe ne kadar ihtiyacın olduğunu ikimizde biliyoruz hem sen tek başına yaşamıyorsun, annen var, Tuğba var onlar senin sorumluluğunda gurur yapmanın sırası değil."

Aslında haklıydı, ama o adamın benden özür dilemesi gerekiyor yoksa orada bir daha çalışamazdım.

"Ahmet amca haklısın ama Toprak özür dilemeden orada çalışmayacağım."

"Kızım hemen pes mi edeceksin? Hem şuan onun gözünde cafeye zarar verdin, bu zararı ödemeden mi gideceksin?"

"Amca ben nasıl ödeyeyim o kadar parayı?"

"Parasını sen ödemeyeceksin, bana yardım edeceksin. Bende kendi yeteneklerimi kullanacağım o ego yığınına bazı şeyleri göstermenin vakti geldi."

"Peki nasıl yapacağız bunu?"

"Sen gel gerisini bana bırak. Hadi kızım bekliyorum."

Ahmet amcanın söyledikleri mantıklı gelmişti. Oturduğum banktan kalktım cafeye geri döndüm. Toprak'la da yüzyüze geldim ama hiç konuşmadım direk Ahmet amcanın yanına gittim.

"Şimdi Eren'le Selim'e haber ver kahve paketlerini buraya taşıyın."

Arkadan Toprak'ın sesini duydum.

"Ne yapacaksın o paketlerle?"

Ahmet amca gururlanarak konuşmaya başladı.

"Kendi yeteneklerimi kullanıp bu zarardan kurtaracağım bizi."

"O nasıl olacakmış Ahmet bey?"

"Kahve çekirdeklerini kızartıp satacağız."

"Bu çok fazla zamanımızı alır, ve az birşey değil 20 kilo nasıl yapacaksın hepsini tek başına?"

"Tek başıma yapmayacağım çocuklarda bana yardım edecek, zaten Deniz bunu iyi bilir."

Toprak küçümseyerek bize baktı. Yapacağımıza inanmıyordu belliki.

"Peki bunu satın almayı kabul edecekler mi?"

"Artık orasıda size kalmış satabilirsen kazanırsın."

Toprak biraz düşündü. Sonra bize dönüp konuşmaya başladı.

"Eren kızartılan kahveleri küçük poşetlere yerleştir. Numunelelik olsun, ilk başta ücretsiz tanıtım yaparız hem açılış içinde reklam olur beğenirlerse sipariş ederler."

Bu fikir baya iyidi aslında ama yüzüne söyleyecek değilim. Ona çok kızgınım.

Bana seslendi.

"Deniz?"

Hiç bakmadım ona, sonra tekrar seslendi.

"Hemen dağıtmaya başlayın!"

Kahve PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin