Mutluluk

2K 122 5
                                    

Yine günlerden mutluluktu.. Ben hangi ara bu kadar mutlu oldum lan, kendime şaşırıyorum. Sadece bir hafta öncesinde kendimi ölecek kadar kötü hissediyordum oysa şimdi mutluluktan geberecek vaziyetteydim. Acaba bu mutluluk yan etki falan yapar mıydı? Onu bilmiyorum ama kafa yaptığı kesindi. Günlerdir şebek gibi sırıtıyordum, Toprak'ın da benden farklı bir yanı yoktu, ota boka gülmeye başlamıştı. Bak cidden mutluluk bizde kafa yapıyordu. Ama olsun, böyle kafaya can kurban..

"Ahhh hava çok sıcak, bir bardak su versene." bu ses Toprak'tan çıkmıştı. Sıcaktan anlında küçük küçük ter taneleri oluşmuştu. Bir bardak su doldurup ona verdim ve peçete alıp yanına gittim. O suyunu içerken peçeteyle alnındaki terini sildim bu hareketim onu fazlasıyla mutlu etmişti sanırım, yine sırıtmaktan ağzını kapatamıyordu.

"Çocuk gibisin." dedim bende gülerek, "Sanki sen farklısın." dedi haklıydıda. Peçeteyi çöpe atıp, kahve yapmaya geri döndüm. Dirseklerini tezgaha dayayıp konuşmasına devam etti.

"Bu akşam boş musun?" dedi,

"Neden, bişi mi oldu?" dedim kendime hâkim olamayarak. Bu defa mızmızlanarak konuşmaya başladı.

"Görüşmemiz için illâ bir sebep mi olması gerekiyor? Bir yerlere gidelim." sanırım hâlâ biz olmamıza alışamamıştım. Ama böyle yapmam onun çocuk gibi mızmızlanmasına sebep olmuştu, bu yüzden devam ettim.

"Olmaz bugün eve gidip bir sürü ders çalışmam gerekiyor." dedim rol yaparak.

"Sen mi çalışacaksın, güldürme beni." dedi hayretle ve devam etti.

"Bu zamana kadar hiç çalıştığını görmedim." dedi, doğru hiç çalışmamıştım.

"Olsun, bugünden sonra artık çalışmak istiyorum." dedim kahveme konsantre olmaya çalışarak. Ama Toprak'ın çocuk gibi hâlleri buna izin vermiyordu.

"Yaaa bugün başlama o zaman, yarın başlarsın." dedi umutla ama ben rolümden vazgeçmek istemiyordum.

"Hayır, bugün çalışmalıyım, hem annem artık söylenmeye başladı." dedim yalan söyleyerek, bu defa kendini tutamadı sanırım ve sesli bir şekilde mızmızlandı.

"Eee biz ne zaman flört edeceğiz yaa." bu tepkisi beni güldürmeye başlamıştı. Güldüğümü görünce heyecanla konuşmaya başladı.

"Seeeen," dedi ve parmağıyla beni işaret edip,

"Bilerek yapıyorsun, çok fenasın." bunun üzerine kahkahalarla gülmeye başladım. Bana çocuk gibi bakması beni öldürecek gibiydi, daha fazla role devam etmeden konuşmaya başladım.

"Sinemaya gidelim mi?"

"Hayır çok kalabalık, istemiyorum."

"Lunapark?"

"Hayır çok insan var, onuda istemiyorum."

"Hmm kalabalıktan hoşlanmıyorsun, o zaman tiyatro?"

Kafasını onaylamaz biçimde salladı.

"Alışveriş?"

"Hayır."

"Müzikal?"

"İstemiyorum."

"Bunları istemiyorsan, o zaman parka gideriz yada..."

"Benim evine gidelim, hem DVD'lerde var rahat olur." şuan içimde verdiğim tek tepki ohaaaa oldu. Ama dile getirmedim, zaten mızmızlanacağımı bildiği için gülerek anında yanımdan uzaklaştı. Ben şimdi ne yapacaktım?

***

Ne yaptıysam Toprak'ı ikna edemedim, şuanda onun evine gelmiş ve yemek yapmaya çalışıyorduk.

Kahve PrensiKde žijí příběhy. Začni objevovat