Bırakmayacağım

1.8K 117 9
                                    

Deniz'in Ağzından

Günlerdir, günlerdir Toprak'a ulaşamıyordum. Bu adam beni deli edecekti, her defasında kafasına esip böyle sessizliğe mi bürünecekti? Onu o gün o adamın karşısında yıkılmış bir vaziyette görünce içim parçalanmıştı. Onun ağlayacak olması bile benim göz yaşlarına boğulmam için yeterli bir sebepti. Şuanda nerede, ne yapıyor tek bir fikrim yoktu. Onu gördüğüm gibi mahfedeceğim kesindi ama. Günlerdir beni meraktan delirtecek vaziyete getirmişti, bunun bedelini ona ödetecektim. Ama önce bir görseydim de..

Toprak gittiğinden beri cafenin ne tadı kalmıştı nede tuzu. Eren bile artık eğlenceli davranamıyordu, herkes bana soruyordu ama benim bir boktan haberim yoktu. Ya ben onun sevgilisi değil miydim? Neden benimle irtibata geçmiyordu? Hiç mi bana ihtiyacı yoktu? Allah'ım kafayı yiyecek gibiydim, artık çık ortaya be adam.

"Deniz Deniz buraya bak." Selim heyecanla beni çağırıyordu Toprak'ın geldiğini umut ederek heyecanla yanına gittim. Aynı zamanda gözlerim Toprak'ı arıyordu. Ama hâlâ görememiştim, beni neden çağırdın bakışları atarken, bahçedeki masayı gösterdi. Arkası dönük bir adam oturuyordu.

"Bu kim?" dedim merakla, bana neden bu adamı gösterdiğini anlamamıştım.

"Bu adam o gün patronla konuşan adam, hani Toprak bu adama bağırmıştı ya." ahhh tabi ya bu o adamdı, saçlarından hatırlamıştım. Hızla adamın yanına gittim onunla konuşacaklarım vardı, Toprak'a ne söylemişti de günlerdir ondan haber alamıyordum? Yanına gidince,

"Sipariş vermek istemiyorum, biraz önceki elemana da söyledim. Sadece Toprak gelince bana haber verin." dedi, hâlinden belliydi ki, epey gergindi. Dediğini yapıp gitmediğim için soru sorarcasına yüzüme bakıyordu. Karşısında ki sandalyeye oturup konuşmaya başladım.

"Siparişinizi almak için gelmedim." dedim bu defa gözlerini kısıp,

"O zaman neden geldiniz?" dedi merakla.

"Toprak için." dedim, ondan bilgi almak istiyordum belkide onun nerde olduğunu biliyordu. Toprak'ın adını duyunca gözlerinde saf bir heyecan belirdi.

"Onun nerde olduğunu biliyor musun?" dedi hızla, nasıl yani oda mı bilmiyordu?

"Bende bunu size sormayı düşünüyordum." dedim, bunu diyince gözlerinde ki heyecan söndü ve yerini hâyâl kırıklığına bıraktı.

"Bilmiyorum, günlerdir ona ulaşamıyorum." dedi gergince, ahhh ona ulaşabilecek tek kapımda kapanmıştı.

"Sizinle konuştuktan sonra ortadan kayboldu, bende ona ulaşamıyorum, annesine, büyükannesine hatta babasına bile sordum ama kimse nerede olduğunu bilmiyor." dedim onu suçlayarak, herşey onun yüzünden bu hâle gelmişti.

"Ona ne dedinizde bu kadar sessiz kalabildi?" dedim bana cevap vermesini bekleyerek. Bunu diyince gözlerinde bir umutsuzluk gezindi, sanırım söyledikleri en az Toprak kadar onuda etkilemişti.

"Bunu sizinle paylaşabileceğimi sanmıyorum." dedi gözlerini kaçırarak. Ama ben bu işin peşini bırakmayacaktım.

"Nasıl paylaşabileceğinizi sanmıyorsunuz, sizin yüzünden ona ulaşamıyorum." dedim sitemle, bu tepkim onu şaşırtmış gibiydi.

"Sadece bir elemanın merak edeceği türden bişi değil olanlar. Eğer anlatmak isterse kendisi anlatır zaten."

"Ben onun için sadece bir elemandan ibaret değilim." dedim öfkeyle bunu diyince gözlerinde soru dalgası gezindi.

"En fazla arkadaşı olabilirsin, eğer çok yakınsanız anlatacağını düşünüyorum." bunu diyince iyice sinirlenmiştim.

"Ben onun arkadaşı değilim, sevgilisiyim." dedim sesimdeki sert tınıya hâkim olamayarak. Bunu diyince yüzünde büyük bir şok dalgası gezindi, sanırım oda ilk bakışta benim erkek olduğumu zannetmişti. Biraz olsun aydınlatmak için,

Kahve PrensiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang